Tarihe bakıldığında İslam şeriatini tatbik ettikleri dönemlerde müslümanların uzun bir zaman müslüman ülkelerde hakimiyetleri görülür. İşte İslam'ın hakim olduğu bu dönemlerde müslümanlar aziz ve kerim idiler. Bu özellikleri sebebiyle Allah (c.c)'nün ve kendilerinin düşmanlarını korkutuyorlardı. Müslümanların bu heybetli durumu, İslam düşmanı ve batının kuyrukları olan şimdiki sefih idareciler gelinceye kadar sürdü. Bu kimseler (Allah onları yok etsin) İslam ümmetinin gafil, çocuklarının ise İslam konusunda cahil oldukları bir zamanda başa geçtiler. Bu sefih idareciler, hayırlı olanı alçak olanla değiştirdiler. Allah (c.c)'nün şeriatini bir kenara atıp yerine adi ve küfür olan beşeri kanunları uygulamaya koydular. Tıpkı, Tatarların müslüman ülkelerine hakim oldukları zaman, kralları Cengiz Han'ın “Yesak'ı”nı uyguladığı gibi…
Cengiz Han, Tatarların kralı Onkhan'ı yenmiş ve Doğu ülkelerinde bir devlet kurarak o devlet için Tevrat, İncil, Kur'an ve kendi kıt aklının ürünü olan kanunlar yapmıştı. Bu kanunlara ise “Yasa” veya “Yesak” ismini vermişti. Üstelik Cengiz Han, hiç bir dine de bağlı değildi.
Şu bir gerçek ki; her zamanın bir devleti ve her zamanın adamları vardır. Yine her kavme bir miras ve o mirası alacak mirasçıları vardır. İşte bu özelliği şu günümüzde de görmek mümkün. Zira bir zamanlar müslümanlara ait olan diyarlarda bugün, bir takım tagutlar gerek krallık, gerek cumhuriyet ve gerekse emirlik sistemleriyle insanları idare etmekte ve asrın bu çirkin tagutları beşeri mahreçli kanunları (yesakları) insanlara uygulamakta, onları bu kanunlara ve asrımızın yesaklarına (anayasalarına) boyun eğdirmektedirler. İnsanlar da bu asrımızın yesağına ve beşeri kanunlara tabi olarak, boyun eğerek, rıza göstererek, muhakeme olarak ona ibadet etmektedir. Fakat ne yazık ki bu kanunların insanlara tatbik edildiği süre içinde yeryüzünde fesad çoğalmış ve İslam'ın bütün kaide, ilke ve kanunları yok edilmiştir. Yine bu kanunlar, İslam dininin koruma altına aldığı din, ırz, neseb, akıl, kan ve malı yok etmiş ve de yok etmektedir.
İşte bu kitab asrımızın yesakını, yesakın ayaklar altına aldığı değerlerin neler olduğunu, asrımızın bu yesakından nasıl korunulacağını ve bu konuda daha bir çok meseleyi delillendirerek gözler önüne bir nasihat olarak ortaya koyuyor!
Ey nasihat edilen kimse! Bu nasihatlara kulak ver. Bu nasihatleri dikkatle oku ve gerek dünyanı ve ahiretini kaybedecek ameller işlemekten kendini sakındır….
Tarihe bakıldığında İslam şeriatini tatbik ettikleri dönemlerde müslümanların uzun bir zaman müslüman ülkelerde hakimiyetleri görülür. İşte İslam'ın hakim olduğu bu dönemlerde müslümanlar aziz ve kerim idiler. Bu özellikleri sebebiyle Allah (c.c)'nün ve kendilerinin düşmanlarını korkutuyorlardı. Müslümanların bu heybetli durumu, İslam düşmanı ve batının kuyrukları olan şimdiki sefih idareciler gelinceye kadar sürdü. Bu kimseler (Allah onları yok etsin) İslam ümmetinin gafil, çocuklarının ise İslam konusunda cahil oldukları bir zamanda başa geçtiler. Bu sefih idareciler, hayırlı olanı alçak olanla değiştirdiler. Allah (c.c)'nün şeriatini bir kenara atıp yerine adi ve küfür olan beşeri kanunları uygulamaya koydular. Tıpkı, Tatarların müslüman ülkelerine hakim oldukları zaman, kralları Cengiz Han'ın “Yesak'ı”nı uyguladığı gibi…
Cengiz Han, Tatarların kralı Onkhan'ı yenmiş ve Doğu ülkelerinde bir devlet kurarak o devlet için Tevrat, İncil, Kur'an ve kendi kıt aklının ürünü olan kanunlar yapmıştı. Bu kanunlara ise “Yasa” veya “Yesak” ismini vermişti. Üstelik Cengiz Han, hiç bir dine de bağlı değildi.
Şu bir gerçek ki; her zamanın bir devleti ve her zamanın adamları vardır. Yine her kavme bir miras ve o mirası alacak mirasçıları vardır. İşte bu özelliği şu günümüzde de görmek mümkün. Zira bir zamanlar müslümanlara ait olan diyarlarda bugün, bir takım tagutlar gerek krallık, gerek cumhuriyet ve gerekse emirlik sistemleriyle insanları idare etmekte ve asrın bu çirkin tagutları beşeri mahreçli kanunları (yesakları) insanlara uygulamakta, onları bu kanunlara ve asrımızın yesaklarına (anayasalarına) boyun eğdirmektedirler. İnsanlar da bu asrımızın yesağına ve beşeri kanunlara tabi olarak, boyun eğerek, rıza göstererek, muhakeme olarak ona ibadet etmektedir. Fakat ne yazık ki bu kanunların insanlara tatbik edildiği süre içinde yeryüzünde fesad çoğalmış ve İslam'ın bütün kaide, ilke ve kanunları yok edilmiştir. Yine bu kanunlar, İslam dininin koruma altına aldığı din, ırz, neseb, akıl, kan ve malı yok etmiş ve de yok etmektedir.
İşte bu kitab asrımızın yesakını, yesakın ayaklar altına aldığı değerlerin neler olduğunu, asrımızın bu yesakından nasıl korunulacağını ve bu konuda daha bir çok meseleyi delillendirerek gözler önüne bir nasihat olarak ortaya koyuyor!
Ey nasihat edilen kimse! Bu nasihatlara kulak ver. Bu nasihatleri dikkatle oku ve gerek dünyanı ve ahiretini kaybedecek ameller işlemekten kendini sakındır….