Anadolu haritası üstüne, doğudan batıya ve güneyden kuzeye doğru ortadan bir çizgi çektiğinizde, çizgilerin tam kesiştiği nokta Kalehöyük'tür. Japon Prensi Takahito Mikasa, otuz yıl önce arkeolojik bir kazı için kazmayı buraya vurmuştur. O günden beri arkeolog Dr. Sachihiro Omura, Hititler ve Asurlular'a ilişkin buluntuların, Çağırkanlılar ise oradan çıkacak küpler dolusu altınların peşindedir... Hasan Kıyafet Çağırkan'lıdır. Yani arazinin girdisin çıktısını, köylünün ciğerini bilir. Mercenin Mustafa, uzaylıların düşürdüğünü söylediği uçan dairenin kontak anahtarını ararken de, Hindistan'da yetişen kökleri gökte, meyveleri yerde ekmek ağacı hikayesini anlatırken de, gerçekte onun hangi bedavacılığın peşinde olduğunu da bilir... Bu bilinçle, ta Erken Bronz Çağından günümüze uzanan bir köprü kurar. Yazar, bin bir güçlükle bulunan Asur Mührü'nün, işten atılan biri tarafından bir çekiç darbesiyle tuzla buz edildiğinde ise herkes gibi sarsılmaz : "Yedi kat yerlerin altında, yedi kat göklerin üstünde insana ilişkin bir şeyler ararken, yanı başımızdaki insanı ihmal edersek!..." der. Kısacası o, daha önce DİSK-Abdullah Baştürk İşçi Edebiyatı Roman Ödülünü alan romanı "Umut Direniyor"da olduğu gibi, "Asur Mührü"nde de, yeni bir tezle yine ezber bozuyor...
Anadolu haritası üstüne, doğudan batıya ve güneyden kuzeye doğru ortadan bir çizgi çektiğinizde, çizgilerin tam kesiştiği nokta Kalehöyük'tür. Japon Prensi Takahito Mikasa, otuz yıl önce arkeolojik bir kazı için kazmayı buraya vurmuştur. O günden beri arkeolog Dr. Sachihiro Omura, Hititler ve Asurlular'a ilişkin buluntuların, Çağırkanlılar ise oradan çıkacak küpler dolusu altınların peşindedir... Hasan Kıyafet Çağırkan'lıdır. Yani arazinin girdisin çıktısını, köylünün ciğerini bilir. Mercenin Mustafa, uzaylıların düşürdüğünü söylediği uçan dairenin kontak anahtarını ararken de, Hindistan'da yetişen kökleri gökte, meyveleri yerde ekmek ağacı hikayesini anlatırken de, gerçekte onun hangi bedavacılığın peşinde olduğunu da bilir... Bu bilinçle, ta Erken Bronz Çağından günümüze uzanan bir köprü kurar. Yazar, bin bir güçlükle bulunan Asur Mührü'nün, işten atılan biri tarafından bir çekiç darbesiyle tuzla buz edildiğinde ise herkes gibi sarsılmaz : "Yedi kat yerlerin altında, yedi kat göklerin üstünde insana ilişkin bir şeyler ararken, yanı başımızdaki insanı ihmal edersek!..." der. Kısacası o, daha önce DİSK-Abdullah Baştürk İşçi Edebiyatı Roman Ödülünü alan romanı "Umut Direniyor"da olduğu gibi, "Asur Mührü"nde de, yeni bir tezle yine ezber bozuyor...