Kurtuluş Savaşı stratejisini en güzel özetleyen Atatürk kitabındaki Alif Fuat Eldem Paşa olmuştur. Atatürk savaşa girdiğinde Karabekir kuvvetleriyle Ali Çetinkaya'nın cılız kuvvetlerinden başka Türk ordusu yoktu. Çoğunluğu efelerden oluşan Çerkes Ethem gibi haydutların da katıldığı kuvvet, soyguncu çetelerden ibaretti. Buna rağmen Atatürk direnişe başladı. Ne yazık ki Birinci İnönü Savaşı'nda Türk ordusu Çerkes Ethem kuvvetlerini bastırmaya mecbur kaldı ve aynı zamanda da yeni bir ordu kurdu. İkinci İnönü Savaşı'nda Yunan kuvvetleri durduruldu ve komutayı eline alan Atatürk, Sakarya savaşlarıyla neticelenen hareketiyle Yunanlıları püskürttü. Türk ordusu hiçbir cephede düşmanı durduracak güce sahip değildi. Sakarya'da Yunanlılar püskürtüldü ve fakat düşman takip bile edilmedi. Atatürk göstermelik savaşlara hiçbir zaman girmemiştir. Ancak bütün bu süreçte bir Türk ordusu yaratmaya ve teşkilatlandırmaya uğraştı. Bu arada mevcut güçleri toparladı; Doğu cephesindeki güçlerle savaşı sürdürdü, Bolşevizmin ilanı üzerine Rus ve Ermeni kıtalarına karşı çoğunluk sağladı ve Lenin ile güçbirliği yaptı. Öte yandan, Antep, Maraş ve doğudaki gerillaları da ordu haline getirmeyi başardı. Yerli ahali, özellikle Kürtler Paşa'ya katıldıklarında şimdiki doğu hudutlarımızı pekleştirdi. Bu arada Fransızlarla ateşkesi sağladı. Bütün bu süreç içinde Türk ordusu yavaş yavaş Yunan ve düşman kuvvetlerine erişmeye uğaştı. Atatürk hiçbir zaman yerel fırsatlardan yararlanarak taarruza geçmemiştir. Kesin sonuç alabileceği bir durum olmadıkça taarruza girişmemiştir. Sakarya'dan sonra geçen bir yıllık bir dönemde Türk ordusu Yunan ve düşman kuvvetlerine başabaş bir duruma gelince kesin taarruza girişti ve kuvvetlerini Kocatepe'de yoğunlaştırıp eşit Yunan ordusunu kurduğu mahalli çoğunlukla imha etti. Ve bir aydan kısa bir sürede İzmir'i aldığı gibi Anadolu'yu kurtardı. Atatürk'ün stratejisi yerel üstünlükler sağlamak değil, yok edici bir darbeyle sonuca gitmekti. Büyük bir başarı kazandı. Oysa, Fransızlar, İngilizler ve müttefikleri bir taraftan, Almanlar, Avusturyalılar, Ruslar ve müttefikleri diğer taraftan durmadan yerel taarruzlar yapıp savaşan tarafları yıpratmak yolunu tutmuştu. Bu durum Sovyet devrimiyle neticelendi. Sovyet devriminden yararlanan ve onu kullanan Mustafa Kemal Paşa'nın stratejisi bundan ibarettir.
Kurtuluş Savaşı stratejisini en güzel özetleyen Atatürk kitabındaki Alif Fuat Eldem Paşa olmuştur. Atatürk savaşa girdiğinde Karabekir kuvvetleriyle Ali Çetinkaya'nın cılız kuvvetlerinden başka Türk ordusu yoktu. Çoğunluğu efelerden oluşan Çerkes Ethem gibi haydutların da katıldığı kuvvet, soyguncu çetelerden ibaretti. Buna rağmen Atatürk direnişe başladı. Ne yazık ki Birinci İnönü Savaşı'nda Türk ordusu Çerkes Ethem kuvvetlerini bastırmaya mecbur kaldı ve aynı zamanda da yeni bir ordu kurdu. İkinci İnönü Savaşı'nda Yunan kuvvetleri durduruldu ve komutayı eline alan Atatürk, Sakarya savaşlarıyla neticelenen hareketiyle Yunanlıları püskürttü. Türk ordusu hiçbir cephede düşmanı durduracak güce sahip değildi. Sakarya'da Yunanlılar püskürtüldü ve fakat düşman takip bile edilmedi. Atatürk göstermelik savaşlara hiçbir zaman girmemiştir. Ancak bütün bu süreçte bir Türk ordusu yaratmaya ve teşkilatlandırmaya uğraştı. Bu arada mevcut güçleri toparladı; Doğu cephesindeki güçlerle savaşı sürdürdü, Bolşevizmin ilanı üzerine Rus ve Ermeni kıtalarına karşı çoğunluk sağladı ve Lenin ile güçbirliği yaptı. Öte yandan, Antep, Maraş ve doğudaki gerillaları da ordu haline getirmeyi başardı. Yerli ahali, özellikle Kürtler Paşa'ya katıldıklarında şimdiki doğu hudutlarımızı pekleştirdi. Bu arada Fransızlarla ateşkesi sağladı. Bütün bu süreç içinde Türk ordusu yavaş yavaş Yunan ve düşman kuvvetlerine erişmeye uğaştı. Atatürk hiçbir zaman yerel fırsatlardan yararlanarak taarruza geçmemiştir. Kesin sonuç alabileceği bir durum olmadıkça taarruza girişmemiştir. Sakarya'dan sonra geçen bir yıllık bir dönemde Türk ordusu Yunan ve düşman kuvvetlerine başabaş bir duruma gelince kesin taarruza girişti ve kuvvetlerini Kocatepe'de yoğunlaştırıp eşit Yunan ordusunu kurduğu mahalli çoğunlukla imha etti. Ve bir aydan kısa bir sürede İzmir'i aldığı gibi Anadolu'yu kurtardı. Atatürk'ün stratejisi yerel üstünlükler sağlamak değil, yok edici bir darbeyle sonuca gitmekti. Büyük bir başarı kazandı. Oysa, Fransızlar, İngilizler ve müttefikleri bir taraftan, Almanlar, Avusturyalılar, Ruslar ve müttefikleri diğer taraftan durmadan yerel taarruzlar yapıp savaşan tarafları yıpratmak yolunu tutmuştu. Bu durum Sovyet devrimiyle neticelendi. Sovyet devriminden yararlanan ve onu kullanan Mustafa Kemal Paşa'nın stratejisi bundan ibarettir.