"İkiniz de İzmirli Türk gençlerisiniz. O hâlde devletli Türkleri birbiri ile kavga ettirerek, milletin birbirini boğazlaması için her kesim içinde insanları kışkırtarak, ülkenizi parçalamak isteyen iç ve dış düşmanların size nasıl bir tuzak kurduklarını ibretlik kısa bir öykü ile anlatayım."
Kemâl ve Hamid oturdukları sıralardan pür dikkat hocalarını dinlemeye koyuldular.
Prof. Dr. Korkut Aksakallı anlatmaya başladı:
"Göğün çadır, güneşin bayrak olması gereken yeryüzünde, rüzgârın savurduğu otların arasında bir kaplan, iki geyiğin dallı boynuzları ile kavgasını sinsi bir şekilde izliyordu. Kaplanın gözüne kestirdiği birbiri ile dövüşen bu iki geyiğin her hareketini gözlemliyor, gözünü bir an olsun ayırmadan daha da zayıf duruma düşmelerini bekliyordu. Pusuya yatmış kaplanın varlığından habersiz olan ve bencillik eden aynı soydan iki geyik tüm hiddeti ile birbirlerine boynuz geçirerek dövüşmeye devam ediyorlardı. Otlak kültürü aynı olan iki geyik birbirleri ile kavga etmekten artık bitap düşmüş ve iki geyiğin gücü zayıflamıştı. Bunu fırsat bilen pusudaki sinsi kaplan, otların arasından çıkarak geyiklerden birinin boğazına dişlerini geçirerek yakaladı ve öldürdü. İkinci geyik ise dövüşmekten yorgun düştüğü için kaplanın saldırı yaptığı olay yerinden uzaklaşırken bir başka fırsat kollayan sırtlanlar ile karşılaştı ve sırtlanların dişleri arasında parçalandı ve öldü."
"İkiniz de İzmirli Türk gençlerisiniz. O hâlde devletli Türkleri birbiri ile kavga ettirerek, milletin birbirini boğazlaması için her kesim içinde insanları kışkırtarak, ülkenizi parçalamak isteyen iç ve dış düşmanların size nasıl bir tuzak kurduklarını ibretlik kısa bir öykü ile anlatayım."
Kemâl ve Hamid oturdukları sıralardan pür dikkat hocalarını dinlemeye koyuldular.
Prof. Dr. Korkut Aksakallı anlatmaya başladı:
"Göğün çadır, güneşin bayrak olması gereken yeryüzünde, rüzgârın savurduğu otların arasında bir kaplan, iki geyiğin dallı boynuzları ile kavgasını sinsi bir şekilde izliyordu. Kaplanın gözüne kestirdiği birbiri ile dövüşen bu iki geyiğin her hareketini gözlemliyor, gözünü bir an olsun ayırmadan daha da zayıf duruma düşmelerini bekliyordu. Pusuya yatmış kaplanın varlığından habersiz olan ve bencillik eden aynı soydan iki geyik tüm hiddeti ile birbirlerine boynuz geçirerek dövüşmeye devam ediyorlardı. Otlak kültürü aynı olan iki geyik birbirleri ile kavga etmekten artık bitap düşmüş ve iki geyiğin gücü zayıflamıştı. Bunu fırsat bilen pusudaki sinsi kaplan, otların arasından çıkarak geyiklerden birinin boğazına dişlerini geçirerek yakaladı ve öldürdü. İkinci geyik ise dövüşmekten yorgun düştüğü için kaplanın saldırı yaptığı olay yerinden uzaklaşırken bir başka fırsat kollayan sırtlanlar ile karşılaştı ve sırtlanların dişleri arasında parçalandı ve öldü."