Bu kitaptaki yorum ve analizler hepimiz ve herkese olduğu kadar; tarihsel gerçeklikleri özgün kavramıyla değil dogmalarla algılayan medrese tilmizlerine, haham ve rahiplere gösterilen hoşgörünün zerresini Cumhuriyet banisindan esirgeyen kürsü vaizlerine; ama ondan daha fazlası "ideolojik iflas ve tahliye" nedeniyle dükkan boşaltıp "Göl" kenarlarında kampa çekilen sol gelenek dönmelerine hidayet çağrısıdır.
Hızlı dönemlerinde Atatürk'e "karşı devrimci" diye ideolojik tavır koyup "diyalektik materyalizmin safsata olduğuna" ancak altmışında karar verenlerin; hurma kültürlü munis mollalarla koyun koyuna oynaşmaları; Mütareke aydınının mandacı haşerelerle kol kola girişini hatırlatmakta... Muhtıra ve ihtilal dönemi bozgunlarının kişisel intikamını cumhuriyet değerleriyle ödeşme istekleriyle; Mevdüdi-Seyyid Kutup okumasında beyin yıkayanların seksen yıllık filmi tersine sarıp yemyeşil şeriattan bembeyaz demokrasiye" evrilme gayretleri, medrese laikliği ve aşiret demokrasisinden başkası değildir.
İzmir Suikastinin "kara kutusunu" çözmeye çalıştığımız bu kitapta; Sevr Konferansına "Biz Türkler Cengiz sürüleri gibi vahşi değiliz" türünden gerekçeler sunan "cehl-i mürekkep" sadrazamlar ve mazide kalmış her gerçekliğin zihnimizde canlanan siyasetçi prototipleri, yaşayan tarih objesi gibi aramızda dolaşıyor olacak; ibret alınmayan tarihin bir daha asla tekerrür etmeyen süreklilik olduğu görülecektir...
(Arka Kapak)
Bu kitaptaki yorum ve analizler hepimiz ve herkese olduğu kadar; tarihsel gerçeklikleri özgün kavramıyla değil dogmalarla algılayan medrese tilmizlerine, haham ve rahiplere gösterilen hoşgörünün zerresini Cumhuriyet banisindan esirgeyen kürsü vaizlerine; ama ondan daha fazlası "ideolojik iflas ve tahliye" nedeniyle dükkan boşaltıp "Göl" kenarlarında kampa çekilen sol gelenek dönmelerine hidayet çağrısıdır.
Hızlı dönemlerinde Atatürk'e "karşı devrimci" diye ideolojik tavır koyup "diyalektik materyalizmin safsata olduğuna" ancak altmışında karar verenlerin; hurma kültürlü munis mollalarla koyun koyuna oynaşmaları; Mütareke aydınının mandacı haşerelerle kol kola girişini hatırlatmakta... Muhtıra ve ihtilal dönemi bozgunlarının kişisel intikamını cumhuriyet değerleriyle ödeşme istekleriyle; Mevdüdi-Seyyid Kutup okumasında beyin yıkayanların seksen yıllık filmi tersine sarıp yemyeşil şeriattan bembeyaz demokrasiye" evrilme gayretleri, medrese laikliği ve aşiret demokrasisinden başkası değildir.
İzmir Suikastinin "kara kutusunu" çözmeye çalıştığımız bu kitapta; Sevr Konferansına "Biz Türkler Cengiz sürüleri gibi vahşi değiliz" türünden gerekçeler sunan "cehl-i mürekkep" sadrazamlar ve mazide kalmış her gerçekliğin zihnimizde canlanan siyasetçi prototipleri, yaşayan tarih objesi gibi aramızda dolaşıyor olacak; ibret alınmayan tarihin bir daha asla tekerrür etmeyen süreklilik olduğu görülecektir...
(Arka Kapak)