“Her insan, kendisine nereden gelip nereye gittiğini sorar... Amerikan halkları da dâhil olmak
üzere eski dünyanın bütün halkları tufanlardan bizlere bu konuda çok açık bir hikâye bırakmıştır.
Biz, Ankor isimli bir prensi, bir filozofu, bir insanı Atlantis kıtasının son parçasında bedenleştiriyoruz. Olay günümüzden yaklaşık 11.500 yıl önce cereyan etmektedir. Hiç şüphesiz ki olayın örgüsü okuyucu tarafından kurulacaktır çünkü başlangıçta belirtilen soru hepimizi hala meşgul etmektedir. Evet, her birimiz kalbimizde bir “Ankor” taşıyoruz. Bu hikâye birçoğunun onu bulmasına yardım edecektir. Atlas Okyanusu, içinde batmış olan bir medeniyetin varlığı hakkında yeterince inandırıcı delilleri bize henüz teslim etmedi. Teslim etmişse bile bu deliller müzelerimizin bazı köşelerinde yatıyor ve biz onları fark etmiyoruz. Ne olursa olsun insan düşüncesi, astronotlardan önce Ay yüzeyinde yürümeye başlamış ve zamanın başlangıcından bu yana da denizlerin derinliklerine inmiştir. Bu kez düşüncelerimizle, tıpkı tüm tayfaları ile sulara gömülmüş bir savaş gemisi gibi batan o kibirli kıtanın son parçasına; Poseidonis'e gidiyoruz. O artık, tayfaları ile birlikte var olan bir gemidir; eski bir savaşa ait bir gemi.”
“Her insan, kendisine nereden gelip nereye gittiğini sorar... Amerikan halkları da dâhil olmak
üzere eski dünyanın bütün halkları tufanlardan bizlere bu konuda çok açık bir hikâye bırakmıştır.
Biz, Ankor isimli bir prensi, bir filozofu, bir insanı Atlantis kıtasının son parçasında bedenleştiriyoruz. Olay günümüzden yaklaşık 11.500 yıl önce cereyan etmektedir. Hiç şüphesiz ki olayın örgüsü okuyucu tarafından kurulacaktır çünkü başlangıçta belirtilen soru hepimizi hala meşgul etmektedir. Evet, her birimiz kalbimizde bir “Ankor” taşıyoruz. Bu hikâye birçoğunun onu bulmasına yardım edecektir. Atlas Okyanusu, içinde batmış olan bir medeniyetin varlığı hakkında yeterince inandırıcı delilleri bize henüz teslim etmedi. Teslim etmişse bile bu deliller müzelerimizin bazı köşelerinde yatıyor ve biz onları fark etmiyoruz. Ne olursa olsun insan düşüncesi, astronotlardan önce Ay yüzeyinde yürümeye başlamış ve zamanın başlangıcından bu yana da denizlerin derinliklerine inmiştir. Bu kez düşüncelerimizle, tıpkı tüm tayfaları ile sulara gömülmüş bir savaş gemisi gibi batan o kibirli kıtanın son parçasına; Poseidonis'e gidiyoruz. O artık, tayfaları ile birlikte var olan bir gemidir; eski bir savaşa ait bir gemi.”