Tarihsel süreç boyunca “biz” ve “öteki” tanımlamaları üzerinden geliştirilen kimlik tartışmaları söz konusu olmuştur. Özellikle Soğuk Savaş döneminin sona ermesi ile birlikte de kimlik odaklı konular gündemde yer almaya başlamıştır. Bu sürecin birbiri ile ilişkili bazı nedenleri bulunmaktadır. İdeolojik kampların yer aldığı Soğuk Savaş döneminin sona ermesi ve ideolojik tartışmaların o döneme nazaran arka planda yer almaya başlaması, küreselleşme tartışmaları, postmodernizm ve inşacılık teorileri üzerinden geliştirilen argümanlar ve söylemler bu nedenlerin birkaçı olarak belirtilebilir.
Avrupa Birliği de bu kimlik odaklı tartışmalardan uzak kalmamış ve 1990'lardan XXI. yüzyıla uzanan süreçte, bir kimlik arayışı ve inşası içerisinde olmuştur. Özellikle 11 Eylül olayları sonrasında bu konu daha çok gündeme gelmiştir. Sonrasında Arap Baharı olarak nitelendirilen dönem ile birlikte Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden Avrupa'ya gerçekleştirilen düzensiz göçler de bu gündemin sıcak kalmasını sağlamıştır. Bunun haricinde, aşırı sağın ve hatta ayrılıkçı düşüncelerin Birlik içerisinde belirgin bir biçimde ortaya çıkmaya başlaması, Birliğin bir “biz” tanımı kapsamında hareket etmesi yönünde attığı adımlar, geliştirdiği hamleleri içeren reaksiyonlar da bir tepki bloğunun oluşmasına neden olmuştur. Ancak, bu gelişmenin yeni ve ilk olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Çünkü Avrupa tarihinde “biz” ve “öteki” inşası farklı süreç ve gelişmeler boyunca var olmuştur.
Antik Yunan'dan Roma'ya, Ortaçağ'dan Rönesans ve Aydınlanma Çağı'na, Soğuk Savaş döneminden XXI. yüzyıla bazen farklı bazen de benzer aktörler “öteki” olarak belirlenmiştir, belirlenmeye de devam etmektedir.
Tarihsel süreç boyunca “biz” ve “öteki” tanımlamaları üzerinden geliştirilen kimlik tartışmaları söz konusu olmuştur. Özellikle Soğuk Savaş döneminin sona ermesi ile birlikte de kimlik odaklı konular gündemde yer almaya başlamıştır. Bu sürecin birbiri ile ilişkili bazı nedenleri bulunmaktadır. İdeolojik kampların yer aldığı Soğuk Savaş döneminin sona ermesi ve ideolojik tartışmaların o döneme nazaran arka planda yer almaya başlaması, küreselleşme tartışmaları, postmodernizm ve inşacılık teorileri üzerinden geliştirilen argümanlar ve söylemler bu nedenlerin birkaçı olarak belirtilebilir.
Avrupa Birliği de bu kimlik odaklı tartışmalardan uzak kalmamış ve 1990'lardan XXI. yüzyıla uzanan süreçte, bir kimlik arayışı ve inşası içerisinde olmuştur. Özellikle 11 Eylül olayları sonrasında bu konu daha çok gündeme gelmiştir. Sonrasında Arap Baharı olarak nitelendirilen dönem ile birlikte Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden Avrupa'ya gerçekleştirilen düzensiz göçler de bu gündemin sıcak kalmasını sağlamıştır. Bunun haricinde, aşırı sağın ve hatta ayrılıkçı düşüncelerin Birlik içerisinde belirgin bir biçimde ortaya çıkmaya başlaması, Birliğin bir “biz” tanımı kapsamında hareket etmesi yönünde attığı adımlar, geliştirdiği hamleleri içeren reaksiyonlar da bir tepki bloğunun oluşmasına neden olmuştur. Ancak, bu gelişmenin yeni ve ilk olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Çünkü Avrupa tarihinde “biz” ve “öteki” inşası farklı süreç ve gelişmeler boyunca var olmuştur.
Antik Yunan'dan Roma'ya, Ortaçağ'dan Rönesans ve Aydınlanma Çağı'na, Soğuk Savaş döneminden XXI. yüzyıla bazen farklı bazen de benzer aktörler “öteki” olarak belirlenmiştir, belirlenmeye de devam etmektedir.