Bir sabah uykunuzdan uyandınız ve gözlerinizi hiç bilmediğiniz bir mekânda açtınız. Bir oda… Ancak gayet mükemmel bir şekilde döşenmiş olan bir oda. Duvarlarda son derece güzel süslemeler ve gayet mükemmel yağlı boya manzaralar mevcut. Odanın ortasında ise gayet mükellef bir sofra… Ne yaparsınız bu durumda? Belki hemen o güzelliklerden istifâdeye koyulursunuz. Ancak sonra beyninize saplanan bıçak gibi sorular o güzelliklerin rengini soldurur, tadını kaçırır. Evet, bütün bunlar neyin nesidir? Sizi kim oraya getirmiştir ve getiren kimsenin amacı nedir? Ya bütün bu güzelliklerin bir bedeli varsa? Birden içeri girecek kimseler size bir hesap soracak olurlarsa? Böylece beyninizi kemiren sorularla tedirgin edici bir bekleyiş sürer gider.
Âlem insanoğlu için yaratılmış bir hâne hükmündedir. İnsan olarak sizler ise o hanede misafir hükmündesiniz. Misafir olduğunuz hânenin tavanı yıldızlarla, tabanı çok çeşitli renk ve desenlerdeki bitkiler ve çiçeklerle süslenmiştir. Her şey sizin yaşamınız için en hassas ölçülerde var edilmiştir. Çevrenizdeki her unsur size hizmet eder konumdadır. Yeryüzü, dağlar, denizler, güneş ve ay, bulutlar, yağmurlar, rüzgârlar; bitkiler, hayvanlar; su, toprak, ateş, madde ve enerji gibi unsurlar size hizmet ettirilmektedir. Damak zevkiniz için nice tatlar hazırlanmıştır. Görme nimetinin karşılığı olarak size çok renkli bir âlem takdim edilmiştir. İşitme nimetinin karşılığı olarak ise sınırsız nağmeler var edilmiştir. Anne, baba, kardeş, eş, dost ve arkadaşlar gibi kimselerle beraber meftun olduğunuz bir hayat süreci size ihsan edilmiştir. Peki, bütün bunlar neyin nesidir? Bu âlemi içindeki bütün unsurlarla insana hizmet eder konumda var eden kimdir ve bütün bunlarla neyi amaçlamaktadır? Kişi onu nasıl tanıyabilir ve ona nasıl ulaşabilir? Kısacası hayatın anlamı ve amacı nedir?
Bir sabah uykunuzdan uyandınız ve gözlerinizi hiç bilmediğiniz bir mekânda açtınız. Bir oda… Ancak gayet mükemmel bir şekilde döşenmiş olan bir oda. Duvarlarda son derece güzel süslemeler ve gayet mükemmel yağlı boya manzaralar mevcut. Odanın ortasında ise gayet mükellef bir sofra… Ne yaparsınız bu durumda? Belki hemen o güzelliklerden istifâdeye koyulursunuz. Ancak sonra beyninize saplanan bıçak gibi sorular o güzelliklerin rengini soldurur, tadını kaçırır. Evet, bütün bunlar neyin nesidir? Sizi kim oraya getirmiştir ve getiren kimsenin amacı nedir? Ya bütün bu güzelliklerin bir bedeli varsa? Birden içeri girecek kimseler size bir hesap soracak olurlarsa? Böylece beyninizi kemiren sorularla tedirgin edici bir bekleyiş sürer gider.
Âlem insanoğlu için yaratılmış bir hâne hükmündedir. İnsan olarak sizler ise o hanede misafir hükmündesiniz. Misafir olduğunuz hânenin tavanı yıldızlarla, tabanı çok çeşitli renk ve desenlerdeki bitkiler ve çiçeklerle süslenmiştir. Her şey sizin yaşamınız için en hassas ölçülerde var edilmiştir. Çevrenizdeki her unsur size hizmet eder konumdadır. Yeryüzü, dağlar, denizler, güneş ve ay, bulutlar, yağmurlar, rüzgârlar; bitkiler, hayvanlar; su, toprak, ateş, madde ve enerji gibi unsurlar size hizmet ettirilmektedir. Damak zevkiniz için nice tatlar hazırlanmıştır. Görme nimetinin karşılığı olarak size çok renkli bir âlem takdim edilmiştir. İşitme nimetinin karşılığı olarak ise sınırsız nağmeler var edilmiştir. Anne, baba, kardeş, eş, dost ve arkadaşlar gibi kimselerle beraber meftun olduğunuz bir hayat süreci size ihsan edilmiştir. Peki, bütün bunlar neyin nesidir? Bu âlemi içindeki bütün unsurlarla insana hizmet eder konumda var eden kimdir ve bütün bunlarla neyi amaçlamaktadır? Kişi onu nasıl tanıyabilir ve ona nasıl ulaşabilir? Kısacası hayatın anlamı ve amacı nedir?