“Tünelin ucunda nihayet güçlü bir ışık görünüyor; gün ışığı! Mavilikler gülümsemeye başlıyor. Yeraltından çıkıyoruz. En koyu yerinden yırtılıveriyor karanlık masal; ışıklarla doluyor yüreğim. Bilge bir selam gönderiyorum ölümün karasularına. ‘Ölüııı de bu ışığın bir parçası; çünkü gölgeleri yaratan ışığın varlığıdır, diyor içimdeki binyıllık kadim ses.
Bornova'da trenden iniyorum. Metronun yürüyen merdivenlerinden yavaş yavaş yukarıya çıkarken gökyüzüne tırmandığımı düşlüyorum mavilikle. Yüreğimde pembe sardunyanın fısıltısını duyuyorum: Tren hayat yönüne gider!”
“Tünelin ucunda nihayet güçlü bir ışık görünüyor; gün ışığı! Mavilikler gülümsemeye başlıyor. Yeraltından çıkıyoruz. En koyu yerinden yırtılıveriyor karanlık masal; ışıklarla doluyor yüreğim. Bilge bir selam gönderiyorum ölümün karasularına. ‘Ölüııı de bu ışığın bir parçası; çünkü gölgeleri yaratan ışığın varlığıdır, diyor içimdeki binyıllık kadim ses.
Bornova'da trenden iniyorum. Metronun yürüyen merdivenlerinden yavaş yavaş yukarıya çıkarken gökyüzüne tırmandığımı düşlüyorum mavilikle. Yüreğimde pembe sardunyanın fısıltısını duyuyorum: Tren hayat yönüne gider!”