“Hilye sırtüstü yatağına uzandı, gecenin sessizliğine gönül bahçesini açtı. Söylene şarkının sözleri net olarak duyuluyor, yanık ve duygulu bir erkek sesi mızrabını vuruyordu onu dinleyenlerin kalp tellerine.
Genç kız yüzüstü döndü yavaş yavaş. Bir dal akasya ve bir şarkı katılmıştı anılar galerisine. Hasret hançeri kalbine saplanmış, çıkmıyordu bir türlü… daha derine, daha derine iniyordu. Hilye birden yüzünü yastığa gömdü; hıçkırdı, hıçkırdı…”
Ayrılan Kalpler, renkli hayatların baş döndürücü ışıltılarının, varoluş hakikatinin göz kamaştırıcı güneşinde yok oluşunu çarpıcı bir şekilde sunuyor okura…
“Hilye sırtüstü yatağına uzandı, gecenin sessizliğine gönül bahçesini açtı. Söylene şarkının sözleri net olarak duyuluyor, yanık ve duygulu bir erkek sesi mızrabını vuruyordu onu dinleyenlerin kalp tellerine.
Genç kız yüzüstü döndü yavaş yavaş. Bir dal akasya ve bir şarkı katılmıştı anılar galerisine. Hasret hançeri kalbine saplanmış, çıkmıyordu bir türlü… daha derine, daha derine iniyordu. Hilye birden yüzünü yastığa gömdü; hıçkırdı, hıçkırdı…”
Ayrılan Kalpler, renkli hayatların baş döndürücü ışıltılarının, varoluş hakikatinin göz kamaştırıcı güneşinde yok oluşunu çarpıcı bir şekilde sunuyor okura…