Anadolu'da, günümüz Türkiyesi'nde bulunan Sebaste (Sivas) yakınlarındaki küçük bir köyde, Ulaş'ta doğdum. Bu köyün tarihi ismi "Ermenistan"dır.
1909 senesinde doğduğumu biliyorum ama doğduğumda günlerden ne gündü, aylardan hangi aydı hiç bilmiyorum.
Birinci Dünya Savaşı çıktığında altı yaşlarındaydım. Aradan uzun zaman geçmiş olmasına rağmen güzeller güzeli köyümü, zihnime kazınmış renkli bir fotoğraf gibi hatırlarım hâlâ. Köyüm Tecer adında meşelerle kaplı kocaman bir dağın eteklerinde, bereketli bir vadinin üzerindeydi. Türklerin Kızılırmak olarak adlandırdığı Alys adlı çok eski bir ırmak geçiyordu içinden; yaz oldu mu onun sığ sularında yıkanırdık biz.
Evimiz Agi Liç (Ulaş Gölü) adında tuzlu bir gölün kıyısındaydı. Sağ yanından dağı görüyordum; diğer yanında ise kırmızı gelinciklerle bezeli altın renkli buğday tarlaları, uçsuz bucaksız bir ova uzanıyordu.
Anadolu'da, günümüz Türkiyesi'nde bulunan Sebaste (Sivas) yakınlarındaki küçük bir köyde, Ulaş'ta doğdum. Bu köyün tarihi ismi "Ermenistan"dır.
1909 senesinde doğduğumu biliyorum ama doğduğumda günlerden ne gündü, aylardan hangi aydı hiç bilmiyorum.
Birinci Dünya Savaşı çıktığında altı yaşlarındaydım. Aradan uzun zaman geçmiş olmasına rağmen güzeller güzeli köyümü, zihnime kazınmış renkli bir fotoğraf gibi hatırlarım hâlâ. Köyüm Tecer adında meşelerle kaplı kocaman bir dağın eteklerinde, bereketli bir vadinin üzerindeydi. Türklerin Kızılırmak olarak adlandırdığı Alys adlı çok eski bir ırmak geçiyordu içinden; yaz oldu mu onun sığ sularında yıkanırdık biz.
Evimiz Agi Liç (Ulaş Gölü) adında tuzlu bir gölün kıyısındaydı. Sağ yanından dağı görüyordum; diğer yanında ise kırmızı gelinciklerle bezeli altın renkli buğday tarlaları, uçsuz bucaksız bir ova uzanıyordu.