1896 yılında kaleme alınan eser, Azerbaycan'ın Batı tarzındaki ilk romanı sayılmaktadır. Yüreği millet sevgisiyle yanan Türk genci Bahadır ile aynı şekilde kendi milletine bağlı Ermeni kızı Sona'nın aşkını anlatan yazar, milliyet çatışmalarının yanı sıra dönemin sosyo-kültürel yapısını da başarılı bir şekilde yansıtmıştır.
Kafkas toplumlarının yaşantılarıyla birlikte tarihsel süreçte birbirlerine olan bakışları da bu eserin temel öğelerindendir.
Toplumun gelişmesine engel olan cehalet, din istismarı, kadına bakış açısı, Müslümanlar arasındaki mezhep ayrımcılığı ve milletseverlerin hem hayat hem de olumsuzluklarla mücadelesi dramatize edilerek aktarılmıştır.
…
“Tercüman gazetesinin son sayısını okudun mu?”
“Evet okudum.”
“Osmanlı dili hakkında yazılanlar doğru mu?”
“Doğrudur.”
“Şaşırtıcı!”
“Neden şaşırıyorsun?”
“Çünkü her millet bu dönemde dilini kolaylaştırmak için uğraşıyor ama onlar gitgide dillerini zorlaştırıyorlar.”
“Evet, bu hoş bir durum değil, maalesef bu nahoşluk bizlere de geçmiştir. Bizim kalem ehli fikirlerini her zaman fesahat ve belagatle yazma düşüncesindeler; çünkü arı Türkçe ile yazanları cahil olarak görüyorlar.”
1896 yılında kaleme alınan eser, Azerbaycan'ın Batı tarzındaki ilk romanı sayılmaktadır. Yüreği millet sevgisiyle yanan Türk genci Bahadır ile aynı şekilde kendi milletine bağlı Ermeni kızı Sona'nın aşkını anlatan yazar, milliyet çatışmalarının yanı sıra dönemin sosyo-kültürel yapısını da başarılı bir şekilde yansıtmıştır.
Kafkas toplumlarının yaşantılarıyla birlikte tarihsel süreçte birbirlerine olan bakışları da bu eserin temel öğelerindendir.
Toplumun gelişmesine engel olan cehalet, din istismarı, kadına bakış açısı, Müslümanlar arasındaki mezhep ayrımcılığı ve milletseverlerin hem hayat hem de olumsuzluklarla mücadelesi dramatize edilerek aktarılmıştır.
…
“Tercüman gazetesinin son sayısını okudun mu?”
“Evet okudum.”
“Osmanlı dili hakkında yazılanlar doğru mu?”
“Doğrudur.”
“Şaşırtıcı!”
“Neden şaşırıyorsun?”
“Çünkü her millet bu dönemde dilini kolaylaştırmak için uğraşıyor ama onlar gitgide dillerini zorlaştırıyorlar.”
“Evet, bu hoş bir durum değil, maalesef bu nahoşluk bizlere de geçmiştir. Bizim kalem ehli fikirlerini her zaman fesahat ve belagatle yazma düşüncesindeler; çünkü arı Türkçe ile yazanları cahil olarak görüyorlar.”