Anlatmaya dayalı edebî eserler yazıldıkları dönemin siyasî, içtimaî, kültürel ve tarihî atmosferini yansıtırlar. Bunun yanında sanatkârlar, eserinde oluşturdukları anlatım ve kurguya göre, yıllar hatta yüzyıllar sonrasına dönülmesini sağlayarak adı geçen değerlerin farklı bakış açılarıyla değerlendirilmesine imkân sağlarlar. Bu eserlerin incelenmesi hem tarihin farklı dönemlerine ışık tutar hem edebî türlerin gelişme ve değişmeleri hakkında fikir sahibi olunmasına vesile olur hem de eser ve sanatçı arasında irtibatın kurulmasına yardım eder.
Klasik şiirde bütün unsurlarının benzer örnekleri mevcut olmasına rağmen, anlatmaya dayalı edebî eser türü olan romandan Türk edebiyatında 19. yüzyıldaki Batılılaşma süreci ile bahsedilmeye başlanır. Bu dönem incelenerek, Batılı anlamda gelişen ve değişen Türk edebiyatı kadar, Türk kültürünün aldığı yolu, Osmanlı toplumunu iki medeniyet arasında kalmışlığını takip etme imkânı vardır. Ayrıca Türk kültüründe Tanzimat'la başlayan çözülme ve bu çözülmenin Türk insanının ruhunda yarattığı yabancılaşmanın çeşitli boyutları da bu sayede değerlendirilebilir. Türk romanı, bu açıdan, Türk edebiyatının yeni bir yola çıkış hikâyesini ve kendini arayışı anlatan tür olarak da tanımlanabilir. Aslında bu da Türk romanının önemli sosyal gerçekliğe, 19. yüzyılla başlayan Türk kültüründeki parçalanma ve bu parçalanmayı takiple Türk insanının ruhunda ortaya çıkan sosyal yabancılaşmaya işaret eder. Bu değişim bireyden topluma hatta mekâna kadar algılanır.
Bahaeddin Özkişi'nin eserlerinde tarih ve kültür kavramları, ağırlıklı olarak işlenen konular arasındadır. Yazar, hemen hemen bütün hikâye ve romanlarında bu değerleri kendi bakış açısından ele alır, belli sonuçlara varmaya çalışır. Özkişi, Türk kültür hayatında bahsedilen değişim sürecini, zaferle çıkılan Kurtuluş Savaşı'ndan sonra da farklı boyutlarla var olduğunu, alınan yolla ilgili düşüncelerini, özellikle, Sokakta romanının kurgusuyla dile getirir. Yazar, bu eser dışında insana ait bütün halleri anlattığı hikâyelerinde de yaşanan değişim ve değişimin sonuçlarına sıklıkla değinir.
Bunların yanında sanat hayatına, 1945'lerde bir hikâye yazarı olarak daha çok insanı merkeze alan eserler oluşturarak başlayan Özkişi'nin Köse Kadı ve Uçdaki Adam ve yarım kalan romanı dikkate alınırsa, yazarın bilhassa eser oluşturmada, tarihi romanlaştırma konusunda özel gayret gösterdiği dikkat çeken bir husustur. Bahaeddin Özkişi'nin tarihe olan ilgisi salt tarihi anlatmaya ya da tarihi-macerai romana örnek verme maksatlı değildir. Yazar tarihi roman kurgusunu, bir taraftan Türk'e ait kültür ve medeniyeti aktarma bir taraftan da “bilinmeyenler, gizli kalmış kahramanlar” üzerine odaklar. Medeniyet inşa eden değerleri ortaya koyma gayreti gösterir. Kendine has üslubuyla dikkate değer bir ‘durum hikâyecisi' de olan Özkişi'nin inandığı, öğrendiği doğruları anlatmak için bütün eserlerine Türklere ait geçmişi malzeme yapmakla yetinmediği, kendi geçmişindeki her türlü değerler sistemini eserlerinde çokça kullandığı söylenebilir.
Türk edebiyatının mihenk taşlarından eserleri ile Türk kültür dünyasını her cümlesi ile yansıtarak ‘kültür insanı' değerlendirmesine layık olan önemli bir sanatkârdır. Bahaeddin Özkişi. Onun eserleri hakkında detaylı bilgi vererek sanatçının edebî kişiliği, mizacı, eserlerindeki ortak yapı hakkında teknik inceleme bu çalışmanın gayeleri arasındadır. Bunun için önce yazarın mevcut bütün eserleri, yayımlanmamış hikâyeleri ve nihayet yarım kalan romanı titizlikle incelenerek yazar ve yazarın eserleri hakkında belli kanaatlere varılmıştır. Ayrıca Özkişi ile ilgili daha önce yapılan çalışmalar, muhtelif yerlerde çıkan yazılar, yapılan değerlendirmeler de dikkate alınarak, yazar hakkında belli hükümler oluşturulmuştur. Bundaki maksat; roman ve hikâye türlerinde, Türk edebiyatı tarihinde öne çıkarılmayan, ancak Türk kültürünün temel hassasiyetlerinden vatan, millet, kültür, gelenek ve görenek gibi değer hükümleri çerçevesinde eserlerinin ana hatlarını çizen Bahaeddin Özkişi'nin edebî varlığını ortaya koymaktır.
Eser, beş bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler; Hayatı, Mizacı, Edebî Kişiliği ve Eserleri, Romancılığı, Hikâyeciliği, Hikâyelerde Ortak Yapı, Eserlerde Dil ve Anlatım başlıklarını taşır.
Birinci bölüm; Bahaeddin Özkişi'nin hayatı, mizacı, edebî kişiliği ve ana hatları ile eserlerinin değerlendirildiği kısımdır. Bu bölüm, yazarın hayatı ve mizacı konusunda merhumun eşi Fatma Özden Özkişi'nin ifadeleri ve yine kendilerinin hazırlamış olduğu Anılarla Bahaeddin Özkişi'yi Anmak adlı eser başta olmak üzere, çeşitli kaynaklardan faydalanılarak oluşturulmuştur. Yazarın sanat görüşünü ifade eden kendine ait herhangi bir yazısı bulunmadığından başta, yazarın bütün eserlerinin taranması ile elde edilen sonuçlar, ilaveten çeşitli kaynaklar ve daha önceden yazarla ilgili varılan kanaatler değerlendirilerek Özkişi'nin sanat karşısındaki duruşu ve edebî kişiliği hakkında belli sonuçlara ulaşılmıştır. Bu sonuçlar, çalışmada ayrıca yazarın romancılığı ve hikâyeciliği anlatılırken de farklı boyutlarıyla ele alınmıştır. Birinci bölümde son olarak yazarın vefatından önce ve sonra yayınlanan eserleri genel hatları ile değerlendirilmiştir.
İkinci bölüm; yazarın romancılığının değerlendirildiği kısımdır. Bu bölümde üçü yayımlanmış, biri de yazarın vefatı dolayısıyla yarım kalmış romanı incelemeye tabi tutulmuştur. Bölüm, roman inceleme metodunda kullanılan klasik teknikle, roman unsurlarının tek tek ele alınması ile oluşturulmuştur. Bütün eserlerde yazarın takip ettiği eser oluşturma metodu hakkında elde edilen sonuçlar ifade edilmiştir. Bu bölümde yazarın eserleri, yayımlandığı tarihler dikkate alınarak incelemiştir. Yazarın üç romanı hakkında eserlerin kendilerine has ayırt edici özellikleri Romana Dair kısmında verildikten sonra roman, roman unsurları dikkate alınarak, teknik tahlil çalışması yapılmıştır. Yalnız, Bahaeddin Özkişi'nin özellikle tarihi romanlarında olay örgüsünü romanın başından sonuna kadar birbirinden kopuk parçalar halinde verip ardından olayları toparlanması roman kurgusunda olay örgüsü bağlamında önemli detayları kaçırmamak için uzun anlatımları mecburiyet haline getirmiştir.
Merhum yazarın eşinden alınan bilgi ile Bahaeddin Özkişi'nin adını dahi belirlemediği yarım romanı çalışmada, “(…) Son Eser” şeklinde ifade edilerek, eser kısaca konusu ve çalışmadaki mevcut roman unsurları ile olabildiği kadar değerlendirilmeye tabi tutulmuştur.
Üçüncü bölüm; Bahaeddin Özkişi'nin hikâyeciliğinin çeşitli yönleri ile ele alındığı kısımla başlar. Burada yazarın hikâye yazma tekniği, hikâyelerinin özellikleri, yayınlanan iki hikâye kitabı genel hatları ile değerlendirilmeye çalışılmıştır. Yazarın hikâye kitaplarında yer alan bütün hikâyeleri bazı başlıklarla belirlenerek, roman incelemede olduğu gibi anlatmaya dayalı edebî eserlerde takip edilen “klasikleşmiş yapısalcı yöntemin” teknikleri kullanılarak ele alınmıştır. Yazarın ilk hikâye kitabı Bir Çınar Vardı'da yer alan fakat hikâye özelliği göstermeyen diğer eserleri de bir başlık altında toplanarak değerlendirilmiştir. Yazarın bilinmeyen dokuz hikâyesi elimizde olmasına rağmen, herhangi basılı bir eserde yer almadığı için, çalışmada sadece yazarın yayımlanan diğer hikâyeleri ile aralarındaki benzer ve farklı yönler birkaç cümle ile ifade edilmiştir.
Çalışmanın dördüncü bölümünde; Özkişi'nin hikâyelerindeki ortak yapı değerlendirilmiştir. Bu bölümde yazarın hikâye kitaplarında yer alan bütün eserleri, anlatmaya bağlı eserlerin yapı unsurlarına göre konu, zaman, mekân ve kişi bağlamında benzer ve farklı yönleri ile ele alınmıştır.
Yazarın eserlerindeki dil ve anlatıma çalışmanın son kısmında yer verilmiştir. Yazarın hikâye ve romanlarındaki üslup özellikleri, Türkçeyi kullanma gücü, anlatımında öne çıkanlar bu bölümde yer alanlar arasındadır.
Anlatmaya dayalı edebî eserler yazıldıkları dönemin siyasî, içtimaî, kültürel ve tarihî atmosferini yansıtırlar. Bunun yanında sanatkârlar, eserinde oluşturdukları anlatım ve kurguya göre, yıllar hatta yüzyıllar sonrasına dönülmesini sağlayarak adı geçen değerlerin farklı bakış açılarıyla değerlendirilmesine imkân sağlarlar. Bu eserlerin incelenmesi hem tarihin farklı dönemlerine ışık tutar hem edebî türlerin gelişme ve değişmeleri hakkında fikir sahibi olunmasına vesile olur hem de eser ve sanatçı arasında irtibatın kurulmasına yardım eder.
Klasik şiirde bütün unsurlarının benzer örnekleri mevcut olmasına rağmen, anlatmaya dayalı edebî eser türü olan romandan Türk edebiyatında 19. yüzyıldaki Batılılaşma süreci ile bahsedilmeye başlanır. Bu dönem incelenerek, Batılı anlamda gelişen ve değişen Türk edebiyatı kadar, Türk kültürünün aldığı yolu, Osmanlı toplumunu iki medeniyet arasında kalmışlığını takip etme imkânı vardır. Ayrıca Türk kültüründe Tanzimat'la başlayan çözülme ve bu çözülmenin Türk insanının ruhunda yarattığı yabancılaşmanın çeşitli boyutları da bu sayede değerlendirilebilir. Türk romanı, bu açıdan, Türk edebiyatının yeni bir yola çıkış hikâyesini ve kendini arayışı anlatan tür olarak da tanımlanabilir. Aslında bu da Türk romanının önemli sosyal gerçekliğe, 19. yüzyılla başlayan Türk kültüründeki parçalanma ve bu parçalanmayı takiple Türk insanının ruhunda ortaya çıkan sosyal yabancılaşmaya işaret eder. Bu değişim bireyden topluma hatta mekâna kadar algılanır.
Bahaeddin Özkişi'nin eserlerinde tarih ve kültür kavramları, ağırlıklı olarak işlenen konular arasındadır. Yazar, hemen hemen bütün hikâye ve romanlarında bu değerleri kendi bakış açısından ele alır, belli sonuçlara varmaya çalışır. Özkişi, Türk kültür hayatında bahsedilen değişim sürecini, zaferle çıkılan Kurtuluş Savaşı'ndan sonra da farklı boyutlarla var olduğunu, alınan yolla ilgili düşüncelerini, özellikle, Sokakta romanının kurgusuyla dile getirir. Yazar, bu eser dışında insana ait bütün halleri anlattığı hikâyelerinde de yaşanan değişim ve değişimin sonuçlarına sıklıkla değinir.
Bunların yanında sanat hayatına, 1945'lerde bir hikâye yazarı olarak daha çok insanı merkeze alan eserler oluşturarak başlayan Özkişi'nin Köse Kadı ve Uçdaki Adam ve yarım kalan romanı dikkate alınırsa, yazarın bilhassa eser oluşturmada, tarihi romanlaştırma konusunda özel gayret gösterdiği dikkat çeken bir husustur. Bahaeddin Özkişi'nin tarihe olan ilgisi salt tarihi anlatmaya ya da tarihi-macerai romana örnek verme maksatlı değildir. Yazar tarihi roman kurgusunu, bir taraftan Türk'e ait kültür ve medeniyeti aktarma bir taraftan da “bilinmeyenler, gizli kalmış kahramanlar” üzerine odaklar. Medeniyet inşa eden değerleri ortaya koyma gayreti gösterir. Kendine has üslubuyla dikkate değer bir ‘durum hikâyecisi' de olan Özkişi'nin inandığı, öğrendiği doğruları anlatmak için bütün eserlerine Türklere ait geçmişi malzeme yapmakla yetinmediği, kendi geçmişindeki her türlü değerler sistemini eserlerinde çokça kullandığı söylenebilir.
Türk edebiyatının mihenk taşlarından eserleri ile Türk kültür dünyasını her cümlesi ile yansıtarak ‘kültür insanı' değerlendirmesine layık olan önemli bir sanatkârdır. Bahaeddin Özkişi. Onun eserleri hakkında detaylı bilgi vererek sanatçının edebî kişiliği, mizacı, eserlerindeki ortak yapı hakkında teknik inceleme bu çalışmanın gayeleri arasındadır. Bunun için önce yazarın mevcut bütün eserleri, yayımlanmamış hikâyeleri ve nihayet yarım kalan romanı titizlikle incelenerek yazar ve yazarın eserleri hakkında belli kanaatlere varılmıştır. Ayrıca Özkişi ile ilgili daha önce yapılan çalışmalar, muhtelif yerlerde çıkan yazılar, yapılan değerlendirmeler de dikkate alınarak, yazar hakkında belli hükümler oluşturulmuştur. Bundaki maksat; roman ve hikâye türlerinde, Türk edebiyatı tarihinde öne çıkarılmayan, ancak Türk kültürünün temel hassasiyetlerinden vatan, millet, kültür, gelenek ve görenek gibi değer hükümleri çerçevesinde eserlerinin ana hatlarını çizen Bahaeddin Özkişi'nin edebî varlığını ortaya koymaktır.
Eser, beş bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler; Hayatı, Mizacı, Edebî Kişiliği ve Eserleri, Romancılığı, Hikâyeciliği, Hikâyelerde Ortak Yapı, Eserlerde Dil ve Anlatım başlıklarını taşır.
Birinci bölüm; Bahaeddin Özkişi'nin hayatı, mizacı, edebî kişiliği ve ana hatları ile eserlerinin değerlendirildiği kısımdır. Bu bölüm, yazarın hayatı ve mizacı konusunda merhumun eşi Fatma Özden Özkişi'nin ifadeleri ve yine kendilerinin hazırlamış olduğu Anılarla Bahaeddin Özkişi'yi Anmak adlı eser başta olmak üzere, çeşitli kaynaklardan faydalanılarak oluşturulmuştur. Yazarın sanat görüşünü ifade eden kendine ait herhangi bir yazısı bulunmadığından başta, yazarın bütün eserlerinin taranması ile elde edilen sonuçlar, ilaveten çeşitli kaynaklar ve daha önceden yazarla ilgili varılan kanaatler değerlendirilerek Özkişi'nin sanat karşısındaki duruşu ve edebî kişiliği hakkında belli sonuçlara ulaşılmıştır. Bu sonuçlar, çalışmada ayrıca yazarın romancılığı ve hikâyeciliği anlatılırken de farklı boyutlarıyla ele alınmıştır. Birinci bölümde son olarak yazarın vefatından önce ve sonra yayınlanan eserleri genel hatları ile değerlendirilmiştir.
İkinci bölüm; yazarın romancılığının değerlendirildiği kısımdır. Bu bölümde üçü yayımlanmış, biri de yazarın vefatı dolayısıyla yarım kalmış romanı incelemeye tabi tutulmuştur. Bölüm, roman inceleme metodunda kullanılan klasik teknikle, roman unsurlarının tek tek ele alınması ile oluşturulmuştur. Bütün eserlerde yazarın takip ettiği eser oluşturma metodu hakkında elde edilen sonuçlar ifade edilmiştir. Bu bölümde yazarın eserleri, yayımlandığı tarihler dikkate alınarak incelemiştir. Yazarın üç romanı hakkında eserlerin kendilerine has ayırt edici özellikleri Romana Dair kısmında verildikten sonra roman, roman unsurları dikkate alınarak, teknik tahlil çalışması yapılmıştır. Yalnız, Bahaeddin Özkişi'nin özellikle tarihi romanlarında olay örgüsünü romanın başından sonuna kadar birbirinden kopuk parçalar halinde verip ardından olayları toparlanması roman kurgusunda olay örgüsü bağlamında önemli detayları kaçırmamak için uzun anlatımları mecburiyet haline getirmiştir.
Merhum yazarın eşinden alınan bilgi ile Bahaeddin Özkişi'nin adını dahi belirlemediği yarım romanı çalışmada, “(…) Son Eser” şeklinde ifade edilerek, eser kısaca konusu ve çalışmadaki mevcut roman unsurları ile olabildiği kadar değerlendirilmeye tabi tutulmuştur.
Üçüncü bölüm; Bahaeddin Özkişi'nin hikâyeciliğinin çeşitli yönleri ile ele alındığı kısımla başlar. Burada yazarın hikâye yazma tekniği, hikâyelerinin özellikleri, yayınlanan iki hikâye kitabı genel hatları ile değerlendirilmeye çalışılmıştır. Yazarın hikâye kitaplarında yer alan bütün hikâyeleri bazı başlıklarla belirlenerek, roman incelemede olduğu gibi anlatmaya dayalı edebî eserlerde takip edilen “klasikleşmiş yapısalcı yöntemin” teknikleri kullanılarak ele alınmıştır. Yazarın ilk hikâye kitabı Bir Çınar Vardı'da yer alan fakat hikâye özelliği göstermeyen diğer eserleri de bir başlık altında toplanarak değerlendirilmiştir. Yazarın bilinmeyen dokuz hikâyesi elimizde olmasına rağmen, herhangi basılı bir eserde yer almadığı için, çalışmada sadece yazarın yayımlanan diğer hikâyeleri ile aralarındaki benzer ve farklı yönler birkaç cümle ile ifade edilmiştir.
Çalışmanın dördüncü bölümünde; Özkişi'nin hikâyelerindeki ortak yapı değerlendirilmiştir. Bu bölümde yazarın hikâye kitaplarında yer alan bütün eserleri, anlatmaya bağlı eserlerin yapı unsurlarına göre konu, zaman, mekân ve kişi bağlamında benzer ve farklı yönleri ile ele alınmıştır.
Yazarın eserlerindeki dil ve anlatıma çalışmanın son kısmında yer verilmiştir. Yazarın hikâye ve romanlarındaki üslup özellikleri, Türkçeyi kullanma gücü, anlatımında öne çıkanlar bu bölümde yer alanlar arasındadır.