“Son kez arkalarına baktılar. Dağların başındaki sis içinde uzanan çam ağaçları hüzünlü bir gelin gibi duruyordu. ‘'Derenin suları yaslı gözyaşı gibi akıyordu. Dallarda elmalar, ayvalar öksüz kalmış gibiydi. Ağlayarak, Allah'a sığınarak yola koyuldular.
Bebelerini sırtına bağlamış genç gelinler suskunlardı, gözyaşları sessizce akıyordu. Bütün anılarını geride bırakmış, sadece acılarını yüklemişlerdi yüreklerine. ‘Balkanların Hüzünlü Gelinleri' Anadolu'ya yürüyorlardı. Dudakları sadece dua için açılıyordu.''
“Son kez arkalarına baktılar. Dağların başındaki sis içinde uzanan çam ağaçları hüzünlü bir gelin gibi duruyordu. ‘'Derenin suları yaslı gözyaşı gibi akıyordu. Dallarda elmalar, ayvalar öksüz kalmış gibiydi. Ağlayarak, Allah'a sığınarak yola koyuldular.
Bebelerini sırtına bağlamış genç gelinler suskunlardı, gözyaşları sessizce akıyordu. Bütün anılarını geride bırakmış, sadece acılarını yüklemişlerdi yüreklerine. ‘Balkanların Hüzünlü Gelinleri' Anadolu'ya yürüyorlardı. Dudakları sadece dua için açılıyordu.''