Modernite/modernlik (klişe tanımları hesaba katmaz isek)henüz tanımında bile konsensüs/uzlaşma sağlanamayan bir kavram; aynı zamanda bu kavramla tanımlanmaya çalışılan bir dünya görüşü, bir yaşam tarzıdır. İlk kullanımları 5. yy a kadar uzanır. Batının pagan Yunan/Roma dünya görüşünden Hristiyanlığa geçiş dönemini anlatmak için kullanılmaya başlanmıştır. Modernite kavramı bazen modernizm kavramlarıyla karıştırılarak kullanılmasına karşın modernizm daha çok meselenin sanat, edebiyat felsefe... vs gibi entelektüel ve belki de biraz ideolojik ve siyasi tarafıyla ilgili olup, modernlik bir yaşam tarzıdır.
Önceleri asrilik, muasırlık ya da çağdaşlık alarak adlandırılan bu yaşam tarzı; İktisadi/ ticari hayattan siyasi hayata, eğitimden sağlığa kısaca bireyi, toplumu ve devleti ilgilendiren her konuda eskiye ait olandan ziyade yeni olana, popüler olana, revaçta olana rağbet ve itibar eder.
Kültürümüze girdiği 19. yüzyılın başlarında batıcılıkla eş anlamlı olarak kullanılmış, daha sonraları anlam alanı biraz daha farklılaşarak eskiye yani geleneğe düşmanlık şeklinde anlaşılmaya başlanmıştır. Bu anlamda geleneğe bağlılığın en başat göstergelerinden biri olan 'din' ve 'dindarlık' irrasyonel olarak ilan edilmiş, modernite'nin karşı cephesinde konuşlandırılmış, mücadele edilecek, savaşılacak bir unsur olarak görülmüştür.
Modernite/modernlik (klişe tanımları hesaba katmaz isek)henüz tanımında bile konsensüs/uzlaşma sağlanamayan bir kavram; aynı zamanda bu kavramla tanımlanmaya çalışılan bir dünya görüşü, bir yaşam tarzıdır. İlk kullanımları 5. yy a kadar uzanır. Batının pagan Yunan/Roma dünya görüşünden Hristiyanlığa geçiş dönemini anlatmak için kullanılmaya başlanmıştır. Modernite kavramı bazen modernizm kavramlarıyla karıştırılarak kullanılmasına karşın modernizm daha çok meselenin sanat, edebiyat felsefe... vs gibi entelektüel ve belki de biraz ideolojik ve siyasi tarafıyla ilgili olup, modernlik bir yaşam tarzıdır.
Önceleri asrilik, muasırlık ya da çağdaşlık alarak adlandırılan bu yaşam tarzı; İktisadi/ ticari hayattan siyasi hayata, eğitimden sağlığa kısaca bireyi, toplumu ve devleti ilgilendiren her konuda eskiye ait olandan ziyade yeni olana, popüler olana, revaçta olana rağbet ve itibar eder.
Kültürümüze girdiği 19. yüzyılın başlarında batıcılıkla eş anlamlı olarak kullanılmış, daha sonraları anlam alanı biraz daha farklılaşarak eskiye yani geleneğe düşmanlık şeklinde anlaşılmaya başlanmıştır. Bu anlamda geleneğe bağlılığın en başat göstergelerinden biri olan 'din' ve 'dindarlık' irrasyonel olarak ilan edilmiş, modernite'nin karşı cephesinde konuşlandırılmış, mücadele edilecek, savaşılacak bir unsur olarak görülmüştür.