"Geçmişin kınanabilir olduğunun herkesçe farkına varılması ve kabul görmesi, yeni bir başlangıçtır."
Sosyolog, şair ve oyun yazarı Ari Sitas'ın düşünsel, siyasal, ideolojik, sanatsal ve toplumsal hareket temelli birçok yapıdan sentezleyerek ileri sürdüğü Barışma Etiği, Türkiye'de bugün içinde bulunduğumuz süreçte yürütülmekte olan “barışma çabaları”na önemli bir katkı sağlayacaktır.
Ari Sitas'ın Güney Afrika, Hindistan, Latin Amerika ve Kıbrıs'taki barışma deneyimleriyle öne sürdüğü “Barışma Etiği”nin kitap boyunca etraflıca ele alınan başlıca üç çözümcü dayanağı var:
1- Şiddet, tarihi doğuran tek ebe değildir. Başkaları da var... 1970'lerden beri şiddet temelli hiçbir müdahale, öncelik verilen dramatik toplumsal sorunları çözmekte başarı göstermemiştir. Devlet gücü, bir hareketin gücü, mutlak zafer ve mutlak yenilgi mantığı, sistemik bir ahlak bozulmasını haklı çıkarmak için birbirimize söylediğimiz hikayelerden başka bir şey değildir.
2- Şiddetin travmaları gerçek ve derindir; daha fazla kurban vermeyi haklı gösterebilecek ve bu yönde eylemleri tekrar tetikleyebilecek bir dolu görünüş ve sureti yaratmaktadır. Bunları göz ardı edemeyiz, toprağa gömemeyiz. Yüz yüze gelmeli ve bütün rahatsız ve taciz edici yönleriyle tartışmalıyız.
3- Geçmişin kınanabilir olduğunun herkesçe farkına varılması ve kabul görmesi, yeni bir başlangıçtır...
"Geçmişin kınanabilir olduğunun herkesçe farkına varılması ve kabul görmesi, yeni bir başlangıçtır."
Sosyolog, şair ve oyun yazarı Ari Sitas'ın düşünsel, siyasal, ideolojik, sanatsal ve toplumsal hareket temelli birçok yapıdan sentezleyerek ileri sürdüğü Barışma Etiği, Türkiye'de bugün içinde bulunduğumuz süreçte yürütülmekte olan “barışma çabaları”na önemli bir katkı sağlayacaktır.
Ari Sitas'ın Güney Afrika, Hindistan, Latin Amerika ve Kıbrıs'taki barışma deneyimleriyle öne sürdüğü “Barışma Etiği”nin kitap boyunca etraflıca ele alınan başlıca üç çözümcü dayanağı var:
1- Şiddet, tarihi doğuran tek ebe değildir. Başkaları da var... 1970'lerden beri şiddet temelli hiçbir müdahale, öncelik verilen dramatik toplumsal sorunları çözmekte başarı göstermemiştir. Devlet gücü, bir hareketin gücü, mutlak zafer ve mutlak yenilgi mantığı, sistemik bir ahlak bozulmasını haklı çıkarmak için birbirimize söylediğimiz hikayelerden başka bir şey değildir.
2- Şiddetin travmaları gerçek ve derindir; daha fazla kurban vermeyi haklı gösterebilecek ve bu yönde eylemleri tekrar tetikleyebilecek bir dolu görünüş ve sureti yaratmaktadır. Bunları göz ardı edemeyiz, toprağa gömemeyiz. Yüz yüze gelmeli ve bütün rahatsız ve taciz edici yönleriyle tartışmalıyız.
3- Geçmişin kınanabilir olduğunun herkesçe farkına varılması ve kabul görmesi, yeni bir başlangıçtır...