CD olarak temin edebilirsiniz.
Her şeyden önce şunu belirtelim ki ilk olarak "Hayatın Bütününde Başarı" adıyla piyasaya çıkan bu kitap büyük bir özenle yeniden güncellenip düzenlendikten sonra "Başarının Gücü" adını almıştır.Herkesin bir hayat hikayesi vardır. Bu, başarı hikâyesi de olabilir, başarısızlık hikâyesi de. Gönül ister ki herkesin bir başarı hikâyesi olsun... Bu çalışmayla insanların hayat hikayelerini başarılarla süslemelerine katkıda bulunmak istedim. Burada kendi hayat hikâyemden de küçük kesitler sundum. Okuyucuya iç dünyamı açtım; onların iç dünyamı görmesini arzu ettim.
Bu çalışmadaki temel amacım anlaşılmaktı. Onun için anlatıma ve plana çok özen gösterdim. Çünkü anlatımın da planın da ortak amacı, konuyu daha anlaşılır kılmaktır.
Anlatımda herkesin anlayabileceği bir Türkçe kullanmaya gayret ettim. Dilimizin zenginliğini yansıtan atasözleri ve deyimleri çokça kullandım. Bilindiği gibi bu tür düz yazı çalışmaları düşünce ağırlıklıdır. Fakat bu çalışmaya ben duyguları da katmaya çalıştım. Çünkü insan, büyük oranda duygular demektir. Bu çalışmaya yeteri kadar duygu katamamak eksiklik olacaktı. Üstelik anlatımım da kuru kalacaktı.
Bu çalışmada planı da çok önemsedim. Bilgileri iyi bir sıraya koydum. İyi bir anlatım, güzel bir planla desteklendi. Yani taşlar yerli yerine oturdu. Zaten bir eserin kalıcı olabilmesi için, iyi bir anlatımla, güzel bir planın buluşması gerekiyor. Nitekim Mehmet Âkif Ersoy, "Güzel bir plan, iyi bir anlatımla birleşince artık o eser ölümsüzlüğe adaydır; büyük yazarların kalıcı eserleri hep böyle yazılmış olanlardır" diyor. Gerçekten de çalakalem yazılan eserler kısa sürede unutulup gidiyor. Ben de bu eseri hazırlarken, üstadın sözlerinden ilham aldım. Bunda ne kadar başarılı olduğumu siz değerli okuyucularımın takdirine bırakıyorum.
Başarılı insanlar toplumların temel gücüdür.
Güçlü bir toplum her alanda başarılı insan sayısını artıran toplumdur.
Bu çalışmayla her alanda başarılı insan sayısını artırmayı hedefledim. Çünkü başarılı insanlar, toplumun bütününe katkıda bulunuyor. Onlar, ait oldukları topluma değer katıyorlar. Toplumlar refahı ancak her alanda başarılı insan sayısını artırarak elde edebiliyor. Keşke bizim de Sabancı'larımızın, Koç'larımızın, Elif Şafak'larımızın... sayısı daha fazla olsaydı. Onların sayısını artırmak için insanlarımızı yüreklendirmemiz gerekiyor. Zira pek çok insan, ilk adımı atabilmek için yardıma ihtiyaç duyar. Bazılarının ilk adımı atmasına yardımcı olabilirsem ne mutlu bana!
Başarılı insanların sayısını artırmak, bu konuda yazılan eserlerin sayıca çokluğuna da bağlı. Bu kadar önemli bir konuda, ne kadar çok kitap yazılsa o kadar iyi olur. Fakat önemli olan aynı şeyleri tekrar etmek yerine özgün şeyler de söyleyebilmek ve konuyu daha anlaşılır hâle getirebilmekti. İnsanları sıkmadan, zevkle okunabilecek bir kitap yazabilmekti. Bunu başardığımı sanıyorum.
Bu kitabı, iç başarı ile dış başarı kavramlarından hareket ederek oluşturdum.
İç başarı, bize doğuştan verilen yeteneklerin geliştirilmesidir. Tanrı bizi yarattı ve geliştirmemiz için bize birtakım yetenekler verdi. Bizden, onları içimize gömmemizi değil, geliştirmemizi istedi.
Şunu belirtelim ki hiçbir değer tanımayan insan, içindeki yetenekleri geliştiremez.
İç dünyasına yönelen kimsenin içindeki sistem çok iyi çalışmaya başlar. Nitekim Carl Jung, "Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur; içine bakan uyanır, kendini keşfeder" diyor. Gerçekten de bizi yükseltecek şey içimizde gizli. Dış başarı için de, en doğru yol göstericiler içimizdedir. Zaten ancak iç başarı üzerine bina edilen dış başarılar kalıcı olabilmektedir.
Dış başarıdaki ölçü, hayatın bütününde başarılı olabilmektir.
Evren, birbirinden kopuk varlıklardan oluşmuş gibi görünse de aslında her şey birbirine bağlı ve birbiriyle ilişki içerisindedir. Her varlık, farklı bir dış görünüşe sahip olmakla beraber, özde aynı bütünün parçasıdır. Ayrıca bu varlıkların her biri de kendi içinde ayrı birer birlik âlemi oluşturmakta. Evrendeki her şey gibi insan hayatı da bir bütündür; ancak bu bütünün farklı alanları bulunmakta. Bu alanlar; okul, aile, iş hayatı ile sosyal hayattır. Bunlar arasındaki dengeyi ve ince çizgiyi iyi ayarlamak lazım. Çünkü bu alanlar arasında sürekli bir etkileşim vardır. İnsanın evinde yaşadıkları iş hayatını, işinde yaşadıkları ev hayatını etkiler. Örneğin, sabahleyin eşiyle kavga edip evden çıkan biri, o gün işinde başarılı olamaz. Yine arkadaşıyla tartışan biri, evine mutlu dönemez...
Genellikle hayatın bir yönü iyi işlerse, diğer yönler de iyi işler. Bir yönünde aksaklık olursa, bu diğer yönlere de yansır.
Dış başarı kavramını sınırlandırmadan, daha anlaşılır hâle getirebilmek mümkün değildi. Onun için dış başarıyı sınırlandırarak daha somut alt alanlara indirgedim. Böylece bu kavramı, daha somut hâle getirdim.
Bu kitapta yöntem olarak "kıssadan hisse" geleneğini sürdürmeye çalıştım. "Olaydan ders çıkarma" anlamına gelen "kıssadan hisse" çok eskiden beri, Doğulu milletlerin edebiyatlarında kullanılagelmiştir. Çünkü olaylar eğitici olmanın yanında, konuların daha iyi anlaşılmasını ve kitabın zevkle okunmasını da sağlıyor. Nitekim Mevlânâ'nın Mesnevi'sinde de bu yöntemi görmekteyiz. Ben de ders verici olaylardan yararlandım. Bunların hepsi yaşanmış küçük hikâyeciklerdi. Aynı zamanda amacım, bu ilginç olayların unutulmamasını da sağlamaktı. Malum yazılmayan şeyler unutulmaktadır.
Başarı kavramını açıklarken "tümevarım" ve "tümdengelim" yöntemlerini iç içe, birbirini tamamlayacak şekilde kullandım. Konular, bireyden topluma; toplumdan bireye uzanan bir çizgide ele alınıp incelendi. Başarıya uzanan yolda bireyin yapması gerekenler vurgulanırken, bireye kimlerin, nasıl yardımcı olması gerektiği de belirtildi.
Uzun yıllardır başarılı insanların davranışlarını gözlemledim. Başarı konusunda çok sayıda kitap okudum, birçok konferans, seminer ve panele katıldım. Bu konudaki birikimimi sevgili okuyucularımla paylaşmak istedim
CD olarak temin edebilirsiniz.
Her şeyden önce şunu belirtelim ki ilk olarak "Hayatın Bütününde Başarı" adıyla piyasaya çıkan bu kitap büyük bir özenle yeniden güncellenip düzenlendikten sonra "Başarının Gücü" adını almıştır.Herkesin bir hayat hikayesi vardır. Bu, başarı hikâyesi de olabilir, başarısızlık hikâyesi de. Gönül ister ki herkesin bir başarı hikâyesi olsun... Bu çalışmayla insanların hayat hikayelerini başarılarla süslemelerine katkıda bulunmak istedim. Burada kendi hayat hikâyemden de küçük kesitler sundum. Okuyucuya iç dünyamı açtım; onların iç dünyamı görmesini arzu ettim.
Bu çalışmadaki temel amacım anlaşılmaktı. Onun için anlatıma ve plana çok özen gösterdim. Çünkü anlatımın da planın da ortak amacı, konuyu daha anlaşılır kılmaktır.
Anlatımda herkesin anlayabileceği bir Türkçe kullanmaya gayret ettim. Dilimizin zenginliğini yansıtan atasözleri ve deyimleri çokça kullandım. Bilindiği gibi bu tür düz yazı çalışmaları düşünce ağırlıklıdır. Fakat bu çalışmaya ben duyguları da katmaya çalıştım. Çünkü insan, büyük oranda duygular demektir. Bu çalışmaya yeteri kadar duygu katamamak eksiklik olacaktı. Üstelik anlatımım da kuru kalacaktı.
Bu çalışmada planı da çok önemsedim. Bilgileri iyi bir sıraya koydum. İyi bir anlatım, güzel bir planla desteklendi. Yani taşlar yerli yerine oturdu. Zaten bir eserin kalıcı olabilmesi için, iyi bir anlatımla, güzel bir planın buluşması gerekiyor. Nitekim Mehmet Âkif Ersoy, "Güzel bir plan, iyi bir anlatımla birleşince artık o eser ölümsüzlüğe adaydır; büyük yazarların kalıcı eserleri hep böyle yazılmış olanlardır" diyor. Gerçekten de çalakalem yazılan eserler kısa sürede unutulup gidiyor. Ben de bu eseri hazırlarken, üstadın sözlerinden ilham aldım. Bunda ne kadar başarılı olduğumu siz değerli okuyucularımın takdirine bırakıyorum.
Başarılı insanlar toplumların temel gücüdür.
Güçlü bir toplum her alanda başarılı insan sayısını artıran toplumdur.
Bu çalışmayla her alanda başarılı insan sayısını artırmayı hedefledim. Çünkü başarılı insanlar, toplumun bütününe katkıda bulunuyor. Onlar, ait oldukları topluma değer katıyorlar. Toplumlar refahı ancak her alanda başarılı insan sayısını artırarak elde edebiliyor. Keşke bizim de Sabancı'larımızın, Koç'larımızın, Elif Şafak'larımızın... sayısı daha fazla olsaydı. Onların sayısını artırmak için insanlarımızı yüreklendirmemiz gerekiyor. Zira pek çok insan, ilk adımı atabilmek için yardıma ihtiyaç duyar. Bazılarının ilk adımı atmasına yardımcı olabilirsem ne mutlu bana!
Başarılı insanların sayısını artırmak, bu konuda yazılan eserlerin sayıca çokluğuna da bağlı. Bu kadar önemli bir konuda, ne kadar çok kitap yazılsa o kadar iyi olur. Fakat önemli olan aynı şeyleri tekrar etmek yerine özgün şeyler de söyleyebilmek ve konuyu daha anlaşılır hâle getirebilmekti. İnsanları sıkmadan, zevkle okunabilecek bir kitap yazabilmekti. Bunu başardığımı sanıyorum.
Bu kitabı, iç başarı ile dış başarı kavramlarından hareket ederek oluşturdum.
İç başarı, bize doğuştan verilen yeteneklerin geliştirilmesidir. Tanrı bizi yarattı ve geliştirmemiz için bize birtakım yetenekler verdi. Bizden, onları içimize gömmemizi değil, geliştirmemizi istedi.
Şunu belirtelim ki hiçbir değer tanımayan insan, içindeki yetenekleri geliştiremez.
İç dünyasına yönelen kimsenin içindeki sistem çok iyi çalışmaya başlar. Nitekim Carl Jung, "Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur; içine bakan uyanır, kendini keşfeder" diyor. Gerçekten de bizi yükseltecek şey içimizde gizli. Dış başarı için de, en doğru yol göstericiler içimizdedir. Zaten ancak iç başarı üzerine bina edilen dış başarılar kalıcı olabilmektedir.
Dış başarıdaki ölçü, hayatın bütününde başarılı olabilmektir.
Evren, birbirinden kopuk varlıklardan oluşmuş gibi görünse de aslında her şey birbirine bağlı ve birbiriyle ilişki içerisindedir. Her varlık, farklı bir dış görünüşe sahip olmakla beraber, özde aynı bütünün parçasıdır. Ayrıca bu varlıkların her biri de kendi içinde ayrı birer birlik âlemi oluşturmakta. Evrendeki her şey gibi insan hayatı da bir bütündür; ancak bu bütünün farklı alanları bulunmakta. Bu alanlar; okul, aile, iş hayatı ile sosyal hayattır. Bunlar arasındaki dengeyi ve ince çizgiyi iyi ayarlamak lazım. Çünkü bu alanlar arasında sürekli bir etkileşim vardır. İnsanın evinde yaşadıkları iş hayatını, işinde yaşadıkları ev hayatını etkiler. Örneğin, sabahleyin eşiyle kavga edip evden çıkan biri, o gün işinde başarılı olamaz. Yine arkadaşıyla tartışan biri, evine mutlu dönemez...
Genellikle hayatın bir yönü iyi işlerse, diğer yönler de iyi işler. Bir yönünde aksaklık olursa, bu diğer yönlere de yansır.
Dış başarı kavramını sınırlandırmadan, daha anlaşılır hâle getirebilmek mümkün değildi. Onun için dış başarıyı sınırlandırarak daha somut alt alanlara indirgedim. Böylece bu kavramı, daha somut hâle getirdim.
Bu kitapta yöntem olarak "kıssadan hisse" geleneğini sürdürmeye çalıştım. "Olaydan ders çıkarma" anlamına gelen "kıssadan hisse" çok eskiden beri, Doğulu milletlerin edebiyatlarında kullanılagelmiştir. Çünkü olaylar eğitici olmanın yanında, konuların daha iyi anlaşılmasını ve kitabın zevkle okunmasını da sağlıyor. Nitekim Mevlânâ'nın Mesnevi'sinde de bu yöntemi görmekteyiz. Ben de ders verici olaylardan yararlandım. Bunların hepsi yaşanmış küçük hikâyeciklerdi. Aynı zamanda amacım, bu ilginç olayların unutulmamasını da sağlamaktı. Malum yazılmayan şeyler unutulmaktadır.
Başarı kavramını açıklarken "tümevarım" ve "tümdengelim" yöntemlerini iç içe, birbirini tamamlayacak şekilde kullandım. Konular, bireyden topluma; toplumdan bireye uzanan bir çizgide ele alınıp incelendi. Başarıya uzanan yolda bireyin yapması gerekenler vurgulanırken, bireye kimlerin, nasıl yardımcı olması gerektiği de belirtildi.
Uzun yıllardır başarılı insanların davranışlarını gözlemledim. Başarı konusunda çok sayıda kitap okudum, birçok konferans, seminer ve panele katıldım. Bu konudaki birikimimi sevgili okuyucularımla paylaşmak istedim