"Başarısız Başarı" kitabı olayların içindeki bir insanın gözlemleriyle; hukukun üstünlüğü kavgası verilirken, geçmiş dönemin yolsuzlukları sıralanırken, siyaset yapma uğruna yargının nasıl unutulduğunu; iyi hazırlanmış ve düşünülmüş seçim bildirgesinin uygulanması için yapılacakların, siyaset yapıyoruz düşüncesiyle nasıl aksadığını; kent yöneticiliği ile siyaseti ölçüsüz derecede karıştırmanın insanlara ne kadar zarar verdiğini; büyük bir metropolde yapılan yeniliklerin, başarılan dönüşümlerin, bir dizi inatçı hareketler sebebiyle nasıl unutulduğunu; bu inatçı, sevimsiz ve kavgacı üslupla çok olumlu işlerin insanlarca nasıl görülmediğini; örneğin, İstanbul'a metronun getirilmesi, tramvayın yeniden işletilmeye başlanması, yaya bölgelerinin kurulması, Kazlıçeşme bölgesinin temizlenmesi, doğalgaz dağıtımına başlanması, sahil yollarının bitirilmesi gibi çok olumlu çalışmaların, gereksiz olarak yaratılan çöp dağları, İETT direnişleri gibi olumsuzluklar tarafından üstünün örtülmesini; bugün de 1989 - 1994 Sözen yönetimi denince akla ilk gelenlerin "kavga", çöp dağları" ve "hırçınlık" olmasının sebeplerini; İstanbul'un o yıllara kadar yaşamadığı bir susuzluk döneminin getirdiği sıkıntıları ve bu sıkıntıları aşmak için uygulanan olağanüstü yöntemleri; on milyonluk bir kentin nasıl yönetilmemesi gerektiğini gösteren olayları; anlatıyor.
"Başarısız Başarı" kitabı olayların içindeki bir insanın gözlemleriyle; hukukun üstünlüğü kavgası verilirken, geçmiş dönemin yolsuzlukları sıralanırken, siyaset yapma uğruna yargının nasıl unutulduğunu; iyi hazırlanmış ve düşünülmüş seçim bildirgesinin uygulanması için yapılacakların, siyaset yapıyoruz düşüncesiyle nasıl aksadığını; kent yöneticiliği ile siyaseti ölçüsüz derecede karıştırmanın insanlara ne kadar zarar verdiğini; büyük bir metropolde yapılan yeniliklerin, başarılan dönüşümlerin, bir dizi inatçı hareketler sebebiyle nasıl unutulduğunu; bu inatçı, sevimsiz ve kavgacı üslupla çok olumlu işlerin insanlarca nasıl görülmediğini; örneğin, İstanbul'a metronun getirilmesi, tramvayın yeniden işletilmeye başlanması, yaya bölgelerinin kurulması, Kazlıçeşme bölgesinin temizlenmesi, doğalgaz dağıtımına başlanması, sahil yollarının bitirilmesi gibi çok olumlu çalışmaların, gereksiz olarak yaratılan çöp dağları, İETT direnişleri gibi olumsuzluklar tarafından üstünün örtülmesini; bugün de 1989 - 1994 Sözen yönetimi denince akla ilk gelenlerin "kavga", çöp dağları" ve "hırçınlık" olmasının sebeplerini; İstanbul'un o yıllara kadar yaşamadığı bir susuzluk döneminin getirdiği sıkıntıları ve bu sıkıntıları aşmak için uygulanan olağanüstü yöntemleri; on milyonluk bir kentin nasıl yönetilmemesi gerektiğini gösteren olayları; anlatıyor.