"Gerçekten de oralarda oluyordu; bazen Koru Motel'in o uçsuz bucaksız düzlüğe bakan havuzunun hemen yanı başında, havuzun jeotermal suyuna girip çıkan yerli yabancı yüzlerin arasında. Bazen Karahayıt yolunda, senin aklından geçirdiğin gibi Pamukkale'yi yabancı gezginlere anlatırken. 'Aydın öldü', diye çığlık atıp gözyaşlarını tutumadığı yer de Pamukkale'ydi. Güneşin turuncu bir portakal gibi beyaz travertenlerin üzerinden battığı bir ilk akşamdı. 'Aydın öldü' sözcükleri ince bir fısıltıyla döküldü dudaklarından, içinden bir parça kopmuştu, sen bilemezdin, sen hiç bilmeyecektin. Ölüm ilanından sonraki günlerdi, gazetelerde bir ay boyunca çıkan fotoğraflarla, bir tür ağıt olan dizelerle arkadaşının sonsuzluğa uğurlanışını izledi yakından. Ankara'dan cenaze dönüşüydü, onlarca kişinin hayatından etlenip kemiklenen bir yazıya başladı. Yakın geçmişle ilgili ayrıntıları anımsamaya çalıştığında sözcüklerin en çok bir ölüm ilanıyla hayat bulduğunu ilk o zaman anladı."
(Arka Kapak)
"Gerçekten de oralarda oluyordu; bazen Koru Motel'in o uçsuz bucaksız düzlüğe bakan havuzunun hemen yanı başında, havuzun jeotermal suyuna girip çıkan yerli yabancı yüzlerin arasında. Bazen Karahayıt yolunda, senin aklından geçirdiğin gibi Pamukkale'yi yabancı gezginlere anlatırken. 'Aydın öldü', diye çığlık atıp gözyaşlarını tutumadığı yer de Pamukkale'ydi. Güneşin turuncu bir portakal gibi beyaz travertenlerin üzerinden battığı bir ilk akşamdı. 'Aydın öldü' sözcükleri ince bir fısıltıyla döküldü dudaklarından, içinden bir parça kopmuştu, sen bilemezdin, sen hiç bilmeyecektin. Ölüm ilanından sonraki günlerdi, gazetelerde bir ay boyunca çıkan fotoğraflarla, bir tür ağıt olan dizelerle arkadaşının sonsuzluğa uğurlanışını izledi yakından. Ankara'dan cenaze dönüşüydü, onlarca kişinin hayatından etlenip kemiklenen bir yazıya başladı. Yakın geçmişle ilgili ayrıntıları anımsamaya çalıştığında sözcüklerin en çok bir ölüm ilanıyla hayat bulduğunu ilk o zaman anladı."
(Arka Kapak)