Cumhuriyet Halk Partisi'nin siyasi tefekkürü ile Adnan Menderes ve Demokrat Parti'nin siyasi tefekkürü 10 yıl boyunca bir mücadele verdi. 27 Mayıs'a bağlanan bu mücadelenin derin sebeplerini bugün iyice görüyorum... Bu mücadeleyi, insanı şaşırtan teferruattan sıyırıp, temel çatışmaların sebeplerine indirince, apaçık görünüyor ki, iki devlet görüşü on beş yıl boyunca, bir paranın iki yüzü gibi, aykırı yönlere bakmış, fakat aynı değeri sağlamaya çalışmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Lideri Sayın İsmet İnönü, Türkiye'de demokrasinin kurulmasını istiyordu. Ben, Adnan Menderes ve arkadaşlarımın kurduğu Demokrat Parti'yle, Türkiye'de demokrasinin kurulmasını özlemiş ve istemiştim. Fakat şairin: "Ol hakikat yektir amma, iş rivayet muhtelif" dediği gibi, bizim devlet görüşümüz başka, İsmet İnönü'nün Devlet görüşü başka olduğu için, çatıştık ve birbirimize derdimizi anlatamadan 27 Mayıs'a ulaştık. Elbette olayı İsmet İnönü ve Adnan Menderes yahut Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokrat Parti diye nitelendirmek eksik bir anlatımdır. Türkiye'de İsmet İnönü gibi düşünenlerle, Demokrat Parti gibi düşünenler arasında, Devlet Yönetimi anlayışı konusunda büyük bir anlaşmazlık ve çatışma olmuştur. Fakat taraflar, muhatapsız bir diyalog içinde bulunmasalardı, yani karşı tarafın, kendi fikirlerini iyice bildiği zannı ile sebepleri tartışacaklarına, neticeleri tartışmasalardı, 1946 da başlayan "Türkiye'de Demokrasi Yönetimi macerası" böyle bitmeyecek, böyle sonuçlanmayacaktı.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin siyasi tefekkürü ile Adnan Menderes ve Demokrat Parti'nin siyasi tefekkürü 10 yıl boyunca bir mücadele verdi. 27 Mayıs'a bağlanan bu mücadelenin derin sebeplerini bugün iyice görüyorum... Bu mücadeleyi, insanı şaşırtan teferruattan sıyırıp, temel çatışmaların sebeplerine indirince, apaçık görünüyor ki, iki devlet görüşü on beş yıl boyunca, bir paranın iki yüzü gibi, aykırı yönlere bakmış, fakat aynı değeri sağlamaya çalışmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Lideri Sayın İsmet İnönü, Türkiye'de demokrasinin kurulmasını istiyordu. Ben, Adnan Menderes ve arkadaşlarımın kurduğu Demokrat Parti'yle, Türkiye'de demokrasinin kurulmasını özlemiş ve istemiştim. Fakat şairin: "Ol hakikat yektir amma, iş rivayet muhtelif" dediği gibi, bizim devlet görüşümüz başka, İsmet İnönü'nün Devlet görüşü başka olduğu için, çatıştık ve birbirimize derdimizi anlatamadan 27 Mayıs'a ulaştık. Elbette olayı İsmet İnönü ve Adnan Menderes yahut Cumhuriyet Halk Partisi ve Demokrat Parti diye nitelendirmek eksik bir anlatımdır. Türkiye'de İsmet İnönü gibi düşünenlerle, Demokrat Parti gibi düşünenler arasında, Devlet Yönetimi anlayışı konusunda büyük bir anlaşmazlık ve çatışma olmuştur. Fakat taraflar, muhatapsız bir diyalog içinde bulunmasalardı, yani karşı tarafın, kendi fikirlerini iyice bildiği zannı ile sebepleri tartışacaklarına, neticeleri tartışmasalardı, 1946 da başlayan "Türkiye'de Demokrasi Yönetimi macerası" böyle bitmeyecek, böyle sonuçlanmayacaktı.