Kamyonların içi insan doluydu. Al, kara ve ak renkleriyle göze batıyorlardı. Arnavut bayrakları dalgalanıyor, kamyonun kenarına oturmuş genç kızların rengarenk eşarpları, delikanlıların noktalı bereleri göz alıyordu. Kamyonların kaldırdığı sarı tozlar, yol boyunca uzanan sararmış buğdayların, böğürtlenlerin ve bataklık kamışlarının üzerlerine konuyordu. Hep bir ağızdan söyledikleri şarkının sözleri, yaklaştıkça daha iyi anlaşılıyordu:
Köprünün yanına delikanlılar, köprünün yanına, Drachovice köprüsünün yanına...
Stavri sevinç içinde:
“Bu gelenler Vlora gönüllüleri!“ diye haykırdı.
Kamyonların içi insan doluydu. Al, kara ve ak renkleriyle göze batıyorlardı. Arnavut bayrakları dalgalanıyor, kamyonun kenarına oturmuş genç kızların rengarenk eşarpları, delikanlıların noktalı bereleri göz alıyordu. Kamyonların kaldırdığı sarı tozlar, yol boyunca uzanan sararmış buğdayların, böğürtlenlerin ve bataklık kamışlarının üzerlerine konuyordu. Hep bir ağızdan söyledikleri şarkının sözleri, yaklaştıkça daha iyi anlaşılıyordu:
Köprünün yanına delikanlılar, köprünün yanına, Drachovice köprüsünün yanına...
Stavri sevinç içinde:
“Bu gelenler Vlora gönüllüleri!“ diye haykırdı.