Anadolu Batıniliğinin Düşün ve Edebiyat tarihlerinin önemli kilometre taşlarından sayılan Ö . Hayyam, Edip Harabi, Rıza Tevfik ve Neyzen Tevfik gibi şairler bu eserlerimizin ana temasını oluşturacaklardır. Genç jenerasyonun bu isimler hakkında fazlaca da bilgilendiklerini sanmıyoruz. O nedenle konuyu ve anılan şairleri önemsiyoruz.
Son dönemlerde tüketilen eserlere baktıkça bu yönde bilinçsizce bir yayın ve tüketim piyasasının varlığı söz konusu. Okuyucunun masasına sürülen içeriksiz güya tasavvuf ve aşk temalı çeşitlemeler öteden beri ülke insanının yıllar öncesi kitap okuma, yorum yapma, bilgi edinme, sosyal önden gelişme gibi alışkanlıklarınada kert vurmakla birlikte insan aklıyla alay etme noktasına varmıştır. Pompalanan içeriksiz ve tasavvuf dışı kitapların bolca piyasaya sunulması okuyucunun asıllarla sahtelerini usta malı ile acemi çömez mallarının bir arada sürülmesi k afa karışıklığını arttırmıştır. Kısacası sap ile samanın karıştığı bir ortam yaratılmıştır.
Okur bir tüketicidir. Onu korumak ve yeni önermeler de bulunma hakkını hangi kurum üstlenmelidir. Bu konuda bir denetim mekanizması var mıdır? Onu da bilemiyoruz. Dememiz o ki genelde ülke edebiyatını ve yazını üzerinde özelde de Alevi- Bektaşi kültürü üzerinde yapılan çalışmalar ve üretimler salt piyasaya ve günü kurtarmaya yönelik olmaktan çıkmalıdır.
Anadolu Batıniliğinin Düşün ve Edebiyat tarihlerinin önemli kilometre taşlarından sayılan Ö . Hayyam, Edip Harabi, Rıza Tevfik ve Neyzen Tevfik gibi şairler bu eserlerimizin ana temasını oluşturacaklardır. Genç jenerasyonun bu isimler hakkında fazlaca da bilgilendiklerini sanmıyoruz. O nedenle konuyu ve anılan şairleri önemsiyoruz.
Son dönemlerde tüketilen eserlere baktıkça bu yönde bilinçsizce bir yayın ve tüketim piyasasının varlığı söz konusu. Okuyucunun masasına sürülen içeriksiz güya tasavvuf ve aşk temalı çeşitlemeler öteden beri ülke insanının yıllar öncesi kitap okuma, yorum yapma, bilgi edinme, sosyal önden gelişme gibi alışkanlıklarınada kert vurmakla birlikte insan aklıyla alay etme noktasına varmıştır. Pompalanan içeriksiz ve tasavvuf dışı kitapların bolca piyasaya sunulması okuyucunun asıllarla sahtelerini usta malı ile acemi çömez mallarının bir arada sürülmesi k afa karışıklığını arttırmıştır. Kısacası sap ile samanın karıştığı bir ortam yaratılmıştır.
Okur bir tüketicidir. Onu korumak ve yeni önermeler de bulunma hakkını hangi kurum üstlenmelidir. Bu konuda bir denetim mekanizması var mıdır? Onu da bilemiyoruz. Dememiz o ki genelde ülke edebiyatını ve yazını üzerinde özelde de Alevi- Bektaşi kültürü üzerinde yapılan çalışmalar ve üretimler salt piyasaya ve günü kurtarmaya yönelik olmaktan çıkmalıdır.