“Bayburtlu Hicrani“ yirmi yıllık bir çalışmanın ürünüdür. Köy köy, kasaba kasaba dolaşılarak; mısra mısra, beyit beyit, kıta kıta derlenen bu kitapla, hemşehrileri ve sevenleri olarak Hicrani'ye bir vefa borcu ödenilmeye çalışılmıştır...
Biliyor ve inanıyoruz ki; Hicrani'nin bütün şiirleri değil bu kitaba, ciltlere sığmaz. çünkü, Hicrani bade içip aşka düştükten sonra hayatı boyunca irticalen hep şiir söylemiştir. Konuşurken de hep şiir konuşmuştur. Oğlu Veysel Taştan'ın; “Babam bazen coştuğunda oturur hiç durmadan saatlerce şiir söylerdi“ ifadeleri, düşüncülerimizi doğrular niteliktedir.
“Bayburtlu Hicrani“ yirmi yıllık bir çalışmanın ürünüdür. Köy köy, kasaba kasaba dolaşılarak; mısra mısra, beyit beyit, kıta kıta derlenen bu kitapla, hemşehrileri ve sevenleri olarak Hicrani'ye bir vefa borcu ödenilmeye çalışılmıştır...
Biliyor ve inanıyoruz ki; Hicrani'nin bütün şiirleri değil bu kitaba, ciltlere sığmaz. çünkü, Hicrani bade içip aşka düştükten sonra hayatı boyunca irticalen hep şiir söylemiştir. Konuşurken de hep şiir konuşmuştur. Oğlu Veysel Taştan'ın; “Babam bazen coştuğunda oturur hiç durmadan saatlerce şiir söylerdi“ ifadeleri, düşüncülerimizi doğrular niteliktedir.