Eski Türk Edebiyatı'nın divanlar açısından zenginliğini mesnevi alanında da görmek mümkündür. Mesnevilerin sayıca çokluğu yanında dikkati çeken bir husus da konu çeşitliliği, hemen her konuda yazılmış mesnevilerin varlığıdır. Edebiyatımızda dini, tasavvufi, ahlaki, ansiklopedik, tarihi mesneviler yanında aşk, macera ve kahramanlık konusunu işleyen pek çok telif veya tercüme mesnevi kaleme alınmıştır.
Eski Türk Edebiyatı'nın bu türden mesnevilerinin araştırmalara konu edilmesi kültür tarihimiz açısından önemli olduğu gibi, aynı türdeki eserlerin asırlar içinde geçirdiği tekamülü tespit yönünden de faydalı olacaktır. On altıncı yüzyıl şairi Behişti'nin Heşt Behişt adlı mesnevisini yayınlamaktaki asıl gayemiz bu olmuştur.
Heşt Behişt üzerinde çalışırken, müellife dair araştırmalarımız neticesinde; yakın dönem edebiyat tarihlerinde adı geçmeyen Behişti'nin; ilmi eserleri, iki mesnevisi ve tespit edebildiğimiz yedi yüz civarında gazelden müteşekkil Divanı ile; on altıncı yüzyılda Kanuni devrinde yaşamış, çevresinde hüsn-i kabul gören bir alim, güçlü ve velud bir şair olduğu kanaatine ulaştık.
Eski Türk Edebiyatı'nın divanlar açısından zenginliğini mesnevi alanında da görmek mümkündür. Mesnevilerin sayıca çokluğu yanında dikkati çeken bir husus da konu çeşitliliği, hemen her konuda yazılmış mesnevilerin varlığıdır. Edebiyatımızda dini, tasavvufi, ahlaki, ansiklopedik, tarihi mesneviler yanında aşk, macera ve kahramanlık konusunu işleyen pek çok telif veya tercüme mesnevi kaleme alınmıştır.
Eski Türk Edebiyatı'nın bu türden mesnevilerinin araştırmalara konu edilmesi kültür tarihimiz açısından önemli olduğu gibi, aynı türdeki eserlerin asırlar içinde geçirdiği tekamülü tespit yönünden de faydalı olacaktır. On altıncı yüzyıl şairi Behişti'nin Heşt Behişt adlı mesnevisini yayınlamaktaki asıl gayemiz bu olmuştur.
Heşt Behişt üzerinde çalışırken, müellife dair araştırmalarımız neticesinde; yakın dönem edebiyat tarihlerinde adı geçmeyen Behişti'nin; ilmi eserleri, iki mesnevisi ve tespit edebildiğimiz yedi yüz civarında gazelden müteşekkil Divanı ile; on altıncı yüzyılda Kanuni devrinde yaşamış, çevresinde hüsn-i kabul gören bir alim, güçlü ve velud bir şair olduğu kanaatine ulaştık.