Bela Tarr'ın 2011 yılındaTorino Atıile yönetmenlik kariyerine nokta koymasından kısa bir süre sonra bu metni kaleme alan Ranciere, yönetmenin filmlerine ve sinema anlayışına derinlikli bir yorum getiriyor. Ranciere'in müstesna gözlem ve yorumlama gücünün edebi bir anlatımla buluştuğu bu metin, okuru hem Béla Tarr filmlerindeki pek çok ayrıntıya hem de yönetmenin filmografisine yeni bir gözle bakmaya davet ediyor.
“Ertesi zaman, artık hiçbir şeye inanmayanların tekdüze ve hırçın zamanı değildir. Bu, inancın hayat onu diri tuttuğu sürece boy ölçüştüğü saf, maddi olayların zamanıdır.”
“Ertesi zaman, ne geri kazanılmış aklın ne de beklenen felaketin zamanıdır. Bu, tüm hikayelerin ertesi zamanıdır, hikayelerin öngörülen bir son ve gerçekleşen bir son arasında kestirmeler açtığı duyusal yüzeyle doğrudan ilgilenilen bir zaman. Tüm beklentilerin boşluğunu telafi etmek için güzel cümleler kurulan veya güzel planlar çekilen bir zaman değildir. Bu, bekleyişin kendisiyle ilgilenilen bir zamandır.”
Bela Tarr'ın 2011 yılındaTorino Atıile yönetmenlik kariyerine nokta koymasından kısa bir süre sonra bu metni kaleme alan Ranciere, yönetmenin filmlerine ve sinema anlayışına derinlikli bir yorum getiriyor. Ranciere'in müstesna gözlem ve yorumlama gücünün edebi bir anlatımla buluştuğu bu metin, okuru hem Béla Tarr filmlerindeki pek çok ayrıntıya hem de yönetmenin filmografisine yeni bir gözle bakmaya davet ediyor.
“Ertesi zaman, artık hiçbir şeye inanmayanların tekdüze ve hırçın zamanı değildir. Bu, inancın hayat onu diri tuttuğu sürece boy ölçüştüğü saf, maddi olayların zamanıdır.”
“Ertesi zaman, ne geri kazanılmış aklın ne de beklenen felaketin zamanıdır. Bu, tüm hikayelerin ertesi zamanıdır, hikayelerin öngörülen bir son ve gerçekleşen bir son arasında kestirmeler açtığı duyusal yüzeyle doğrudan ilgilenilen bir zaman. Tüm beklentilerin boşluğunu telafi etmek için güzel cümleler kurulan veya güzel planlar çekilen bir zaman değildir. Bu, bekleyişin kendisiyle ilgilenilen bir zamandır.”