İlk bakışta birbirleri ile alakalı görünmese de belediye taşınmazlarının yönetim ve kullanım şekli kent hakkı, çevre hakkı, konut hakkı, su hakkı ve gıda hakkı ile son derece yakın ilişki içerisindedir. Bununla birlikte belediye taşınmazlarının yönetimi kentsel rantın üretimi ve dağıtımı ile de doğrudan ilişkilidir. Bu çerçeveden bakıldığında belediye taşınmaz yönetiminin mekansal, toplumsal ve ekonomik boyutları bulunmaktadır. Dolayısıyla belediyelerde taşınmaz yönetimi son derece önemli bir konu olmakla birlikte son derece de girift bir konudur. Belediye taşınmazlarının yönetimi iktisattan kentleşmeye, hukuktan yerel yönetim maliyesine kadar birbirinden farklı pek çok konu ile iç içe olduğu gibi bu konuyu düzenleyen çok sayıda yasal düzenleme de bulunmaktadır. Bu düzenlemelerin birçoğu son 20 yıllık dönemde hukuk sistemimize girmiş olup belediye taşınmaz yönetiminde köklü değişiklikleri de beraberinde getirmiştir.
Bu kapsamda son 20 yıl içerisinde belediye taşınmazlarının yönetim ve kullanım şekli ciddi manada değişiklik geçirmiştir. Küreselleşmenin 1970'lerin sonundan başlayarak kentlerin mekansal, sosyal, kültürel ve ekonomik boyutları üzerindeki etkisi, kent yönetimlerini de yeniden biçimlendirmiştir. Kent yönetimleri, kentsel ve çevresel değerlere neoliberal politikaların direktifleri doğrultusunda yaklaşmış ve belediye taşınmazlarını da yine bu direktifler doğrultusunda yönetmeye başlamışlardır.
1970'lerin sonundan günümüze kadar belediye taşınmaz yönetiminin ekonomik boyutu ağırlık kazanmış, kamu yararı kavramı yok sayılarak belediye taşınmaz yönetiminin mekaal ve toplumsal boyutu göz ardı edilmiştir. Bu kapsamda taşınmaz yönetim planları oluşturulmamış, belediye taşınmazları piyasa merkezli yaklaşımlarla yönetilmiştir. Ancak 2008 krizi ile birlikte neoliberal politikaların direktifleri bizatihi neoliberal politikaların oluşturucuları tarafından da tartışılmaya başlanmıştır.
Böyle olmakla birlikte ülkemizde politika yapıcılar belediye taşınmazları üzerinde hala neoliberal politikaların direktifleri üzerinden yasal düzenlemeleri hayata geçirmektedirler. Bu çerçevede yürütülen belediye taşınmazlarının yönetimi sürecinde de pek çok problemle karşılaşılmaktadır.
Bu problemlerin temelinde yatan nedenlerin anlaşılması ve çözüm üretilebilmesi açısından öncelikle ülkemizde belediye taşınmaz yönetimine şekil veren yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerin altındaki teorik alt yapının anlaşılması gerekmektedir.
Elinizdeki kitap bu düşünceler ışığında kaleme alınmış olup öncelikle konunun teorik alt yapısı üzerine durulup, belediye taşınmazlarının yönetim süreci ve bu sürece şekil veren yasal alt yapı ortaya konulacaktır. Bununla beraber belediye taşınmazlarının yönetimi sürecinde karşılaşılan sorunlar belirlenip, bu sorunlara çözüm önerileri getirilmeye çalışılacaktır.
İlk bakışta birbirleri ile alakalı görünmese de belediye taşınmazlarının yönetim ve kullanım şekli kent hakkı, çevre hakkı, konut hakkı, su hakkı ve gıda hakkı ile son derece yakın ilişki içerisindedir. Bununla birlikte belediye taşınmazlarının yönetimi kentsel rantın üretimi ve dağıtımı ile de doğrudan ilişkilidir. Bu çerçeveden bakıldığında belediye taşınmaz yönetiminin mekansal, toplumsal ve ekonomik boyutları bulunmaktadır. Dolayısıyla belediyelerde taşınmaz yönetimi son derece önemli bir konu olmakla birlikte son derece de girift bir konudur. Belediye taşınmazlarının yönetimi iktisattan kentleşmeye, hukuktan yerel yönetim maliyesine kadar birbirinden farklı pek çok konu ile iç içe olduğu gibi bu konuyu düzenleyen çok sayıda yasal düzenleme de bulunmaktadır. Bu düzenlemelerin birçoğu son 20 yıllık dönemde hukuk sistemimize girmiş olup belediye taşınmaz yönetiminde köklü değişiklikleri de beraberinde getirmiştir.
Bu kapsamda son 20 yıl içerisinde belediye taşınmazlarının yönetim ve kullanım şekli ciddi manada değişiklik geçirmiştir. Küreselleşmenin 1970'lerin sonundan başlayarak kentlerin mekansal, sosyal, kültürel ve ekonomik boyutları üzerindeki etkisi, kent yönetimlerini de yeniden biçimlendirmiştir. Kent yönetimleri, kentsel ve çevresel değerlere neoliberal politikaların direktifleri doğrultusunda yaklaşmış ve belediye taşınmazlarını da yine bu direktifler doğrultusunda yönetmeye başlamışlardır.
1970'lerin sonundan günümüze kadar belediye taşınmaz yönetiminin ekonomik boyutu ağırlık kazanmış, kamu yararı kavramı yok sayılarak belediye taşınmaz yönetiminin mekaal ve toplumsal boyutu göz ardı edilmiştir. Bu kapsamda taşınmaz yönetim planları oluşturulmamış, belediye taşınmazları piyasa merkezli yaklaşımlarla yönetilmiştir. Ancak 2008 krizi ile birlikte neoliberal politikaların direktifleri bizatihi neoliberal politikaların oluşturucuları tarafından da tartışılmaya başlanmıştır.
Böyle olmakla birlikte ülkemizde politika yapıcılar belediye taşınmazları üzerinde hala neoliberal politikaların direktifleri üzerinden yasal düzenlemeleri hayata geçirmektedirler. Bu çerçevede yürütülen belediye taşınmazlarının yönetimi sürecinde de pek çok problemle karşılaşılmaktadır.
Bu problemlerin temelinde yatan nedenlerin anlaşılması ve çözüm üretilebilmesi açısından öncelikle ülkemizde belediye taşınmaz yönetimine şekil veren yasal düzenlemeler ve bu düzenlemelerin altındaki teorik alt yapının anlaşılması gerekmektedir.
Elinizdeki kitap bu düşünceler ışığında kaleme alınmış olup öncelikle konunun teorik alt yapısı üzerine durulup, belediye taşınmazlarının yönetim süreci ve bu sürece şekil veren yasal alt yapı ortaya konulacaktır. Bununla beraber belediye taşınmazlarının yönetimi sürecinde karşılaşılan sorunlar belirlenip, bu sorunlara çözüm önerileri getirilmeye çalışılacaktır.