"Ben bir taşım!" demişti bir baba. "Ben çocuklarımın elini toprağa değdirmiyordum, kıyamadığım için. Bir gün oldu, ikisini birden yitirdim. Ben buna katlanabiliyorsam; demek ki ben bir taşım!"... Anneleri-babaları, siyasetçiler anlattı bugüne kadar bu savaşı. Bu kitapta bu sefer faili meçhul cinayetlerde öldürülenlerin, binlerle ifade edilen köy boşaltmalarına uğrayan ailelerin, binlercesi cezaevinde olan Kürtlerin, dağda yaşamını yitiren gerillaların çocukları, kardeşleri yani bu savaşın üçüncü kuşağı sözü aldı. Onlar anlattıkça, Kürt sorununun hesapladığımız sayılardan katbekat fazlası olduğu ve hesap edilemeyen bir gerçeklik olan bu savaşın sonuçlarının, gün gibi ortada olduğunu gösterdiler. Kürtlerden sadece dilleri, kültürleri, kimliklerinin esirgenmediğini, çocukluklarının yani bugünün çocuklarının da esirgendiğini anlattılar. Yaşadıklarını, sırasıyla anlattıklarında, çocuklar da inanamadı hayatlarına: "Hepsini ben mi yaşamışım?" diyerek. Ve evet, ne yazık ki hepsini onlar yaşamışlardı...
"Ben bir taşım!" demişti bir baba. "Ben çocuklarımın elini toprağa değdirmiyordum, kıyamadığım için. Bir gün oldu, ikisini birden yitirdim. Ben buna katlanabiliyorsam; demek ki ben bir taşım!"... Anneleri-babaları, siyasetçiler anlattı bugüne kadar bu savaşı. Bu kitapta bu sefer faili meçhul cinayetlerde öldürülenlerin, binlerle ifade edilen köy boşaltmalarına uğrayan ailelerin, binlercesi cezaevinde olan Kürtlerin, dağda yaşamını yitiren gerillaların çocukları, kardeşleri yani bu savaşın üçüncü kuşağı sözü aldı. Onlar anlattıkça, Kürt sorununun hesapladığımız sayılardan katbekat fazlası olduğu ve hesap edilemeyen bir gerçeklik olan bu savaşın sonuçlarının, gün gibi ortada olduğunu gösterdiler. Kürtlerden sadece dilleri, kültürleri, kimliklerinin esirgenmediğini, çocukluklarının yani bugünün çocuklarının da esirgendiğini anlattılar. Yaşadıklarını, sırasıyla anlattıklarında, çocuklar da inanamadı hayatlarına: "Hepsini ben mi yaşamışım?" diyerek. Ve evet, ne yazık ki hepsini onlar yaşamışlardı...