Şeyma Koç, Ben Bir Uçurum İncisiyim kitabında, duyulduğunda bir daha unutmanın mümkün olmadığı sözler fısıldıyor, sürekli sancıyan bir yarayı gösteriyor okuruna. Bizi hem kıyamet gününe götürüyor hem de yaşadığımızın kıyametten farksız olduğunu söylüyor. Ben Bir Uçurum İncisiyim bizi sevdiklerimizle sınayan, iğneyi de çuvaldızı da bize batıran bir kitap.
“Kanatlarını gerdi. ‘İşte,' dedim ‘işte şimdi uçacak!' Elim, eteğimin iç cebindeki boncuklara gitti. Avucuma doldurduğum boncuklardan biri, titreyen parmaklarımın arasından aktı. Bir gözyaşı gibi aktı... Ve uçtuuu! Ardından bir avuç boncuk serptim. Bir avuç gözyaşı. Bir avuç günah. Bir avuç tuz. Bir avuç ah!”
Şeyma Koç, Ben Bir Uçurum İncisiyim kitabında, duyulduğunda bir daha unutmanın mümkün olmadığı sözler fısıldıyor, sürekli sancıyan bir yarayı gösteriyor okuruna. Bizi hem kıyamet gününe götürüyor hem de yaşadığımızın kıyametten farksız olduğunu söylüyor. Ben Bir Uçurum İncisiyim bizi sevdiklerimizle sınayan, iğneyi de çuvaldızı da bize batıran bir kitap.
“Kanatlarını gerdi. ‘İşte,' dedim ‘işte şimdi uçacak!' Elim, eteğimin iç cebindeki boncuklara gitti. Avucuma doldurduğum boncuklardan biri, titreyen parmaklarımın arasından aktı. Bir gözyaşı gibi aktı... Ve uçtuuu! Ardından bir avuç boncuk serptim. Bir avuç gözyaşı. Bir avuç günah. Bir avuç tuz. Bir avuç ah!”