“Nihayet çıkardı trençkotu üzerimden, atıverdi yere, atıverdi yeni yıkadığım… Hani acelemiz yoktu? Biraz sohbet etseydik iyi olurdu, bacaklarım böyle kaskatı kesilmezdi en azından. Kaldırdı beni taşımaya başladı, bir de bir şeyler söylüyor, ama anlamak zor. Bense yukarıdan bakıyorum sanki kendimize, hiç de zarif gelmiyor bu taşınma hali. Odası da amma uzaktaymış. Kapısı açık Allah'tan. Atıveriyor beni yatağa. Bence çoktan pişman beni taşıdığına. Görse zaten kendini, kurt kovalamış gibi nefes alıp veriyor, göğsü kabarıp kabarıp iniyor.”
Ebru G. Askan, ilk öykü kitabı Beni Kim Sevsin ile kadınların yaşam hikayelerinden, uzak bir hatıra ya da yakınlarda bir ağrı gibi yine bize ait olan parçacıkları seçerek gerilimi yüksek bir bağlam yaratıyor. Bu bağlam üzerinden baktığımız kadınlık deneyimleri, hikayelerin yeniden ve yeniden yazılabileceğini gösteriyor. Askan'ın öykü kişileri, kendi yaşam hikâyelerinin çeşitlemeleriyle deneyimi zenginleştiriyor.
“Nihayet çıkardı trençkotu üzerimden, atıverdi yere, atıverdi yeni yıkadığım… Hani acelemiz yoktu? Biraz sohbet etseydik iyi olurdu, bacaklarım böyle kaskatı kesilmezdi en azından. Kaldırdı beni taşımaya başladı, bir de bir şeyler söylüyor, ama anlamak zor. Bense yukarıdan bakıyorum sanki kendimize, hiç de zarif gelmiyor bu taşınma hali. Odası da amma uzaktaymış. Kapısı açık Allah'tan. Atıveriyor beni yatağa. Bence çoktan pişman beni taşıdığına. Görse zaten kendini, kurt kovalamış gibi nefes alıp veriyor, göğsü kabarıp kabarıp iniyor.”
Ebru G. Askan, ilk öykü kitabı Beni Kim Sevsin ile kadınların yaşam hikayelerinden, uzak bir hatıra ya da yakınlarda bir ağrı gibi yine bize ait olan parçacıkları seçerek gerilimi yüksek bir bağlam yaratıyor. Bu bağlam üzerinden baktığımız kadınlık deneyimleri, hikayelerin yeniden ve yeniden yazılabileceğini gösteriyor. Askan'ın öykü kişileri, kendi yaşam hikâyelerinin çeşitlemeleriyle deneyimi zenginleştiriyor.