Benim adım çocuk. Yani büyükler öyle sanıyor. “Çocuk” aşağı, “çocuk” yukarı… Aslında Ilgın'ım ben. Küçük mü küçük, tatlı mı tatlı bir kuşum var benim. Ninemle dedem, bana benzediği için Yaramaz koydu adını. En çok onlarla zaman geçiriyorum. Annemle babamsa hep çalışıyor. Sabah bir gidiyorlar, akşama kadar yoklar. Zaten Yaramaz'ı da bu yüzden aldılar, bana arkadaşlık yapsın diye.
Yaramaz'ı çok seviyorum ama o biraz mutsuz. Kafeste, bir tutsak gibi yaşamaktan çok sıkılıyor, özgürce uçmak istiyor. Bana öyle dedi. Konuşabiliyor. İyi de dışarıda kendini nasıl koruyacak, nasıl yiyecek bulacak? Önemli bir karar vermem gerek. Yaramaz'ı serbest mi bırakmalıyım, yoksa sıcak evimizde mi tutmalıyım? Sen olsan ne yapardın? Hamdullah Köseoğlu, küçük Ilgın ile Yaramaz arasında kurulan arkadaşlığı sıcak bir aile hikâyesiyle anlatıyor…
Benim adım çocuk. Yani büyükler öyle sanıyor. “Çocuk” aşağı, “çocuk” yukarı… Aslında Ilgın'ım ben. Küçük mü küçük, tatlı mı tatlı bir kuşum var benim. Ninemle dedem, bana benzediği için Yaramaz koydu adını. En çok onlarla zaman geçiriyorum. Annemle babamsa hep çalışıyor. Sabah bir gidiyorlar, akşama kadar yoklar. Zaten Yaramaz'ı da bu yüzden aldılar, bana arkadaşlık yapsın diye.
Yaramaz'ı çok seviyorum ama o biraz mutsuz. Kafeste, bir tutsak gibi yaşamaktan çok sıkılıyor, özgürce uçmak istiyor. Bana öyle dedi. Konuşabiliyor. İyi de dışarıda kendini nasıl koruyacak, nasıl yiyecek bulacak? Önemli bir karar vermem gerek. Yaramaz'ı serbest mi bırakmalıyım, yoksa sıcak evimizde mi tutmalıyım? Sen olsan ne yapardın? Hamdullah Köseoğlu, küçük Ilgın ile Yaramaz arasında kurulan arkadaşlığı sıcak bir aile hikâyesiyle anlatıyor…