Benim bir İstanbul'um vardı, artık yok. Onu, çağdaşlaşmaya (!) , betonlaşmaya ve günlük hayatın önlenemeyen kargaşasına feda ediverdiler. Ben artık onun çok uzağındayım; ancak yaşadığım yılların hatıraları, beni bir ucundan da olsa, o eski günlerin hatırası olarak, adını bile unuttuğum sokakların köhnemiş binalarının cumbalarının altında, tamir edilemez kaldırımlarınrn üzerlerinde, işte bir yerlerde saklanmış, benim kendilerini keşfedeceğim günleri bekliyor. Ebedi bir bekleyiş olacaktır bu...
Ancak o Istanbul'un bir cenneti vardı, işte orası her zaman benim hayatımda olacak, canlılığını koruyacaktır. Elbette arkadaşlarımla, öğretmenlerimle... Ben artık koskoca Istanbul'u bu küçücük semte sığdırıveriyorum, Çapa'ya, Çapa'ma,
Benim bir İstanbul'um vardı, artık yok. Onu, çağdaşlaşmaya (!) , betonlaşmaya ve günlük hayatın önlenemeyen kargaşasına feda ediverdiler. Ben artık onun çok uzağındayım; ancak yaşadığım yılların hatıraları, beni bir ucundan da olsa, o eski günlerin hatırası olarak, adını bile unuttuğum sokakların köhnemiş binalarının cumbalarının altında, tamir edilemez kaldırımlarınrn üzerlerinde, işte bir yerlerde saklanmış, benim kendilerini keşfedeceğim günleri bekliyor. Ebedi bir bekleyiş olacaktır bu...
Ancak o Istanbul'un bir cenneti vardı, işte orası her zaman benim hayatımda olacak, canlılığını koruyacaktır. Elbette arkadaşlarımla, öğretmenlerimle... Ben artık koskoca Istanbul'u bu küçücük semte sığdırıveriyorum, Çapa'ya, Çapa'ma,