“Musa'ya, asânı elinden yere at!” denildi. Mûsâ asâyı yere attı. Onun çevik hareketli küçük bir yılan gibi kıvrılarak aktığını görünce, döndü, arkasına bakmadan kaçtı. “Ey Mûsâ, korkma, ben varım. Sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirilen elçiler benim huzurumda korkmazlar.” buyruldu. “Ancak haksızlık edenler, zulmedenler korkar. Fakat sonra, o kötülüğü iyiliğe çevirirlerse, unutmasınlar ki beni tarifsiz bir bağış, eşsiz bir rahmet kaynağı olarak bulurlar.
Şimdi de elini koynuna sok, göreceksin ki kusursuz bir şekilde bembeyaz el çıkacaktır. Dokuz mucizeyle Firavun ve toplumuna git, çünkü onlar gerçekten yoldan çıkmış bir toplum haline geldiler!”
Esat Demir daha önceki eserlerinde de olduğu gibi bu kitabında da dini literatürdeki bazı konuları sosyolojik, psikolojik ve anlam boyutlarıyla inceleyerek, belki de bu güne kadar hiç düşünülmemiş, farklı bir pencereden bakarak okura aktarıyor.
“Musa'ya, asânı elinden yere at!” denildi. Mûsâ asâyı yere attı. Onun çevik hareketli küçük bir yılan gibi kıvrılarak aktığını görünce, döndü, arkasına bakmadan kaçtı. “Ey Mûsâ, korkma, ben varım. Sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirilen elçiler benim huzurumda korkmazlar.” buyruldu. “Ancak haksızlık edenler, zulmedenler korkar. Fakat sonra, o kötülüğü iyiliğe çevirirlerse, unutmasınlar ki beni tarifsiz bir bağış, eşsiz bir rahmet kaynağı olarak bulurlar.
Şimdi de elini koynuna sok, göreceksin ki kusursuz bir şekilde bembeyaz el çıkacaktır. Dokuz mucizeyle Firavun ve toplumuna git, çünkü onlar gerçekten yoldan çıkmış bir toplum haline geldiler!”
Esat Demir daha önceki eserlerinde de olduğu gibi bu kitabında da dini literatürdeki bazı konuları sosyolojik, psikolojik ve anlam boyutlarıyla inceleyerek, belki de bu güne kadar hiç düşünülmemiş, farklı bir pencereden bakarak okura aktarıyor.