Televizyon yoktu. Radyo daha bulunamamıştı. Evlerin duvarlarını işlenmiş nakışlar ve masal kahramanlarının resimleri süslerdi.
Ama çocuklar o zaman her birkaç evren birisinde sinema vardı. Ancak bu sinemalarda bildiğiniz biçimde bir film oynatılmazdı. Yaşlı bir nine ya da dede tek oyuncu olurdu. Onun anlattıkları bir film izlemek kadar çekici ve etkileyici olurdu.
Çocuklar günboyu sokaklarda oyunlar oynardı. Sokaklarda oyunları engelleyecek arabalar yoktu. Akşamları ise komşu ziyaretleri vardı. Bu ziyaretleri ençok çocuklar isterdi. Hele bir de komşuda yaşlı bir nine varsa. Ve bu nine masal anlatmaktan hoşlanıyorsa... O zaman bu ziyaretler dört gözle beklenirdi.
Önce hoş geldinler... Arkasından nasılsınlar... Sonra kış meyveleri, mısır patlamalar, kuru üzüm, tatlı sucuk... herşey tamamdı.
Ve perde açılırdı.
Nine baş köşeye oturur. Tatlı dili ile ballandıra ballandıra başlardı.
Bir varmış bir yokmuş...
Televizyon yoktu. Radyo daha bulunamamıştı. Evlerin duvarlarını işlenmiş nakışlar ve masal kahramanlarının resimleri süslerdi.
Ama çocuklar o zaman her birkaç evren birisinde sinema vardı. Ancak bu sinemalarda bildiğiniz biçimde bir film oynatılmazdı. Yaşlı bir nine ya da dede tek oyuncu olurdu. Onun anlattıkları bir film izlemek kadar çekici ve etkileyici olurdu.
Çocuklar günboyu sokaklarda oyunlar oynardı. Sokaklarda oyunları engelleyecek arabalar yoktu. Akşamları ise komşu ziyaretleri vardı. Bu ziyaretleri ençok çocuklar isterdi. Hele bir de komşuda yaşlı bir nine varsa. Ve bu nine masal anlatmaktan hoşlanıyorsa... O zaman bu ziyaretler dört gözle beklenirdi.
Önce hoş geldinler... Arkasından nasılsınlar... Sonra kış meyveleri, mısır patlamalar, kuru üzüm, tatlı sucuk... herşey tamamdı.
Ve perde açılırdı.
Nine baş köşeye oturur. Tatlı dili ile ballandıra ballandıra başlardı.
Bir varmış bir yokmuş...