...Faytonlar evin önünde durduğunda, amcası hemen atlayarak inebilmeleri için onlara elini uzattı.İşte, bundan sonra yeni eviniz burası dediğinde, Müzeyyen büyülenmiş gibiydi.Aman Allah'ım! Aman Allah'ım! diyordu sürekli. Beylerbeyi'nde güzel bir köşktü burası. Bahçeye hayran hayran bakıp, Ne kadar bakımlı bir bahçe, yerde bir tek kuru ot bile yok dedi. Kabartma çiçeklerle süslenmiş kurnalı mermer çeşmesi, tabak gibi beyaz nilüfer çiçeklerinin ve iki kuğunun zarafetle yüzdüğü fıskıyeli, beyaz mermerden oyma havuzun içinde süzülen kırmızı balıklar, yeni doğmuş yavrularıyla badi badi yürüyen kaz ailesi, kuş sesleri ve rengârenk çiçeklerin mis gibi kokuları karşısında adeta büyülenmişti...Elbette vardır herkesin anneannesi; her anneannenin de ayrı bir yaşam öyküsü... diyerek ilk romanına başlayan Zühal İzmirli, hayatta ona en çok ilham veren kişinin yaşam öyküsünden esinlenerek bu romanı kurgulamış. Selânik'ten Beylerbeyi'ndeki bir köşke, oradan da Karabük ve Zonguldak'taki fabrika lojmanlarına kadar uzanan bir yaşam. İnişli çıkışlı, varlık ve yokluk arasında bin bir türlü mücadeleyle geçen, Türkiye'nin Cumhuriyet sonrası dönemine bir kadının gözüyle bakan bu öyküde, herkes kendi hayatından bir parça bulacak.
...Faytonlar evin önünde durduğunda, amcası hemen atlayarak inebilmeleri için onlara elini uzattı.İşte, bundan sonra yeni eviniz burası dediğinde, Müzeyyen büyülenmiş gibiydi.Aman Allah'ım! Aman Allah'ım! diyordu sürekli. Beylerbeyi'nde güzel bir köşktü burası. Bahçeye hayran hayran bakıp, Ne kadar bakımlı bir bahçe, yerde bir tek kuru ot bile yok dedi. Kabartma çiçeklerle süslenmiş kurnalı mermer çeşmesi, tabak gibi beyaz nilüfer çiçeklerinin ve iki kuğunun zarafetle yüzdüğü fıskıyeli, beyaz mermerden oyma havuzun içinde süzülen kırmızı balıklar, yeni doğmuş yavrularıyla badi badi yürüyen kaz ailesi, kuş sesleri ve rengârenk çiçeklerin mis gibi kokuları karşısında adeta büyülenmişti...Elbette vardır herkesin anneannesi; her anneannenin de ayrı bir yaşam öyküsü... diyerek ilk romanına başlayan Zühal İzmirli, hayatta ona en çok ilham veren kişinin yaşam öyküsünden esinlenerek bu romanı kurgulamış. Selânik'ten Beylerbeyi'ndeki bir köşke, oradan da Karabük ve Zonguldak'taki fabrika lojmanlarına kadar uzanan bir yaşam. İnişli çıkışlı, varlık ve yokluk arasında bin bir türlü mücadeleyle geçen, Türkiye'nin Cumhuriyet sonrası dönemine bir kadının gözüyle bakan bu öyküde, herkes kendi hayatından bir parça bulacak.