Beyoğlu Rapsodisi

Stok Kodu:
9786051415505
Boyut:
10.50x17.00
Sayfa Sayısı:
551
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
31
Basım Tarihi:
2016-07
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%12 indirimli
9,17
8,07
9786051415505
635769
Beyoğlu Rapsodisi
Beyoğlu Rapsodisi
8.07

Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu'nda büyümüş, Beyoğlu'nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden... Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çokkültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi... İnsanın bencilliğini, acımasızlığını, öfkesini, çaresizliğini en iyi anlatan mekân... Soluk soluğa bir gerilim, benzersiz bir final... Çok kollu, çok dallı büyük bir ırmağa benzeyen bu muhteşem cadde, papazı, fahişesi, cami hocası, pezevengi, hahamı, Alevi dedesi, bankacısı, işportacısı, öğrencisi, öğretmeni, tinercisi, dönercisi, dekoratörü, evsizi, midye satıcısı, esrar satıcısı, kanun kaçağı, Anadolu kaçağı, Avrupa kaçağı, Amerika kaçağı, Afrika kaçağı, yani yaşam kaçağı, beyazı, karası, sarısı, kızılı yani insan görünümünde olan kim varsa, hepsini, herkesi sorgusuz sualsiz kucaklamıştı. Kiliseleri, camileri, sinagogları, hanları, hamamları, bankaları, giyim mağazaları, kitabevleri, meyhaneleri, birahaneleri, şaraphaneleri, kafeleri, kültürevleri, randevuevleri, sinemaları, tiyatroları, galerileri, vakitleri çoktan dolduğu halde ömür sürmeye çalışan bilmem kaç yüzyıllık inatçı binaları, dar sokakları, kör çıkmazlarıyla Grande Rue de Pera, Cadde-i Kebir, İstiklal Caddesi ya da Beyoğlu nasıl adlandırılırsa adlandırılsın burası her gün, her an değişen yeryüzünün en büyük tiyatro sahnesi gibiydi."

Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu'nda büyümüş, Beyoğlu'nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında gizemli bir neden... Ve soruşturma boyunca adım adım, bina bina, sokak sokak Beyoğlu. O çoksesli, çokrenkli, çokdilli, çokkültürlü Beyoğlu. Günümüzün Babil Kulesi... İnsanın bencilliğini, acımasızlığını, öfkesini, çaresizliğini en iyi anlatan mekân... Soluk soluğa bir gerilim, benzersiz bir final... Çok kollu, çok dallı büyük bir ırmağa benzeyen bu muhteşem cadde, papazı, fahişesi, cami hocası, pezevengi, hahamı, Alevi dedesi, bankacısı, işportacısı, öğrencisi, öğretmeni, tinercisi, dönercisi, dekoratörü, evsizi, midye satıcısı, esrar satıcısı, kanun kaçağı, Anadolu kaçağı, Avrupa kaçağı, Amerika kaçağı, Afrika kaçağı, yani yaşam kaçağı, beyazı, karası, sarısı, kızılı yani insan görünümünde olan kim varsa, hepsini, herkesi sorgusuz sualsiz kucaklamıştı. Kiliseleri, camileri, sinagogları, hanları, hamamları, bankaları, giyim mağazaları, kitabevleri, meyhaneleri, birahaneleri, şaraphaneleri, kafeleri, kültürevleri, randevuevleri, sinemaları, tiyatroları, galerileri, vakitleri çoktan dolduğu halde ömür sürmeye çalışan bilmem kaç yüzyıllık inatçı binaları, dar sokakları, kör çıkmazlarıyla Grande Rue de Pera, Cadde-i Kebir, İstiklal Caddesi ya da Beyoğlu nasıl adlandırılırsa adlandırılsın burası her gün, her an değişen yeryüzünün en büyük tiyatro sahnesi gibiydi."

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat