Felsefe, bilişsel içeriği ve kurumsallaşmış üniversite haliyle uygarlığın çatısını kuran düşünsel, rasyonel güçtür. Fakat gene felsefe, aklı ve düşünmeyi sıfırlayabildiği ölçüde insana bireysel olarak, içeriden kendini yıkma ve yeniden yapma coşkusu veren, irrasyonel, derinlikli bir temeldir de. Çünkü zihin yıkıp yeniden yaratmasıyla, içe dışa açılıp kapanarak yaşayan canlı bir dokudur. Aklın, insanın bilerek kendi bütünlüğünü gerçekleştirmesi için sonsuzluğun sınırlarında kendini sürekli yıkıp yeniden kurmak gibi bir yetisi vardır. Bilmek özgürleşmenin ve insan olmanın yoludur ve bu nedenle bilmek için bilmek, rasyonel bilgiyi irrasyonel sevgi için, merak için istemek, "teori için teori", zihinsel ve bedensel olanın Bütünsel eğitimi bu insan görüşünün, "üniversite", "bilim" ve klasik eğitim anlayışının felsefi temelini oluşturur. Ne var ki, Bologna süreci ile Avrupa üzerinden yayılan Amerikan üniversite modeli ve bilim anlayışı "kâr için teori" ilkesine dayanmaktadır. Üniversite ve bilim anlayışındaki bu köklü değişime karşı Dünya'da yer yerinde oynarken Türkiye'de konunun içeriği pek bilinmemektedir. Kitap, güncel, son derece köklü ve zengin bir malzeme kullanarak temellendirdiği bu yeni bilim, üniversite modelini modern bilim ve üniversite teorisiyle ve onun dayandığı binlerce yıllık bilim ve felsefe geleneğiyle karşılaştırıp yanlışlığını kanıtlamaktadır.
Kitapta Sümerlerden günümüze kadar, beş bin yıllık bir süreç incelenmiş, bu süreçte mantık felsefesinde, mantıkta, metafizik ve bilimlerdeki düşünme, kavram, yöntem dönüşümleri, akademik geleneğin oluşumu tarih boyunca bu konuda yazıldığı bilinen hemen bütün kaynaklar taranarak çözümlenmiştir. Kitap bir yandan uygarlık ve düşünce tarihinin içine sinmiş, gizlenmiş bir üniversite teorisini çıkarıp sergilemeye çalışırken, bilimsel ve felsefi teorinin ana damarından alınan kesit bize felsefe tarihinden süzülen bir sistematik felsefenin de ana damarını vermektedir. Teorik "Bütünlük" kavramı açısından aldığımız kesit bilim için yeni bir "meta-metodolojinin" kapısını açmaktadır. Ana başlıklardan itibaren okunabileceği gibi, metodolojik bazı değişimler ve yeni adlandırmalar yapılmış, tarihsel olmaktan çok, paradigmatik, ilkesel değişimlerine göre felsefe ve bilim tarihine yeni bir mantıksal bakış açısı getirilmiştir. Bu açıdan kitap felsefe ve bilim tarihi alanlarında bir temel referans kitabı olma özelliğine sahiptir.
Bir "yetiler" (lat. facultas) toplamı olarak, sahip olduğu zihin yapısı insanın ayırıcı özelliği ve aynı zamanda, bir fakülteler toplamı olarak, sahip olduğu disiplinler-arası teorik ilkeler Bütünlük'ü, yani Universitas'ı üniversitenin ayrıcı özelliği, kurucu ilkesidir. İkisi de Bütünlük'leriyle akla özerkliğini kazandırırlar ve nihai erekleri insanın özgürlüğüdür. Bu bağlamda, kitap üniversite kurumunu uyarmaktan öte, özellikle bilim ve yeni üniversite teorisi üzerindeki her görüşten hakiki girişimlere teorik bir hareket zemini olmayı hedeflemiştir. Böylece kitap, Dünya'daki benzeri çok az sayıdaki çalışmanın aksine, tarihsel dedikoduları anlatmak yerine, son derece kapsamlı ve sistematik bir yapıya sahiptir. Burada, felsefenin göreceli bir karmaşada kaybolmuş, görüşsüz, sonuçsuz sanılmasını yanlışlayacak şekilde, yüksek felsefi teori ile tekil gerçeklikler arasındaki ilişkiyi kuramayan ve felsefi bir yapıya ulaşamayanlar için felsefenin netliği, açık-seçikliği ve devasa felsefi genelliğin tekil bir uygu-lamadaki özelleme gücü sergilenmektedir.
Felsefe, bilişsel içeriği ve kurumsallaşmış üniversite haliyle uygarlığın çatısını kuran düşünsel, rasyonel güçtür. Fakat gene felsefe, aklı ve düşünmeyi sıfırlayabildiği ölçüde insana bireysel olarak, içeriden kendini yıkma ve yeniden yapma coşkusu veren, irrasyonel, derinlikli bir temeldir de. Çünkü zihin yıkıp yeniden yaratmasıyla, içe dışa açılıp kapanarak yaşayan canlı bir dokudur. Aklın, insanın bilerek kendi bütünlüğünü gerçekleştirmesi için sonsuzluğun sınırlarında kendini sürekli yıkıp yeniden kurmak gibi bir yetisi vardır. Bilmek özgürleşmenin ve insan olmanın yoludur ve bu nedenle bilmek için bilmek, rasyonel bilgiyi irrasyonel sevgi için, merak için istemek, "teori için teori", zihinsel ve bedensel olanın Bütünsel eğitimi bu insan görüşünün, "üniversite", "bilim" ve klasik eğitim anlayışının felsefi temelini oluşturur. Ne var ki, Bologna süreci ile Avrupa üzerinden yayılan Amerikan üniversite modeli ve bilim anlayışı "kâr için teori" ilkesine dayanmaktadır. Üniversite ve bilim anlayışındaki bu köklü değişime karşı Dünya'da yer yerinde oynarken Türkiye'de konunun içeriği pek bilinmemektedir. Kitap, güncel, son derece köklü ve zengin bir malzeme kullanarak temellendirdiği bu yeni bilim, üniversite modelini modern bilim ve üniversite teorisiyle ve onun dayandığı binlerce yıllık bilim ve felsefe geleneğiyle karşılaştırıp yanlışlığını kanıtlamaktadır.
Kitapta Sümerlerden günümüze kadar, beş bin yıllık bir süreç incelenmiş, bu süreçte mantık felsefesinde, mantıkta, metafizik ve bilimlerdeki düşünme, kavram, yöntem dönüşümleri, akademik geleneğin oluşumu tarih boyunca bu konuda yazıldığı bilinen hemen bütün kaynaklar taranarak çözümlenmiştir. Kitap bir yandan uygarlık ve düşünce tarihinin içine sinmiş, gizlenmiş bir üniversite teorisini çıkarıp sergilemeye çalışırken, bilimsel ve felsefi teorinin ana damarından alınan kesit bize felsefe tarihinden süzülen bir sistematik felsefenin de ana damarını vermektedir. Teorik "Bütünlük" kavramı açısından aldığımız kesit bilim için yeni bir "meta-metodolojinin" kapısını açmaktadır. Ana başlıklardan itibaren okunabileceği gibi, metodolojik bazı değişimler ve yeni adlandırmalar yapılmış, tarihsel olmaktan çok, paradigmatik, ilkesel değişimlerine göre felsefe ve bilim tarihine yeni bir mantıksal bakış açısı getirilmiştir. Bu açıdan kitap felsefe ve bilim tarihi alanlarında bir temel referans kitabı olma özelliğine sahiptir.
Bir "yetiler" (lat. facultas) toplamı olarak, sahip olduğu zihin yapısı insanın ayırıcı özelliği ve aynı zamanda, bir fakülteler toplamı olarak, sahip olduğu disiplinler-arası teorik ilkeler Bütünlük'ü, yani Universitas'ı üniversitenin ayrıcı özelliği, kurucu ilkesidir. İkisi de Bütünlük'leriyle akla özerkliğini kazandırırlar ve nihai erekleri insanın özgürlüğüdür. Bu bağlamda, kitap üniversite kurumunu uyarmaktan öte, özellikle bilim ve yeni üniversite teorisi üzerindeki her görüşten hakiki girişimlere teorik bir hareket zemini olmayı hedeflemiştir. Böylece kitap, Dünya'daki benzeri çok az sayıdaki çalışmanın aksine, tarihsel dedikoduları anlatmak yerine, son derece kapsamlı ve sistematik bir yapıya sahiptir. Burada, felsefenin göreceli bir karmaşada kaybolmuş, görüşsüz, sonuçsuz sanılmasını yanlışlayacak şekilde, yüksek felsefi teori ile tekil gerçeklikler arasındaki ilişkiyi kuramayan ve felsefi bir yapıya ulaşamayanlar için felsefenin netliği, açık-seçikliği ve devasa felsefi genelliğin tekil bir uygu-lamadaki özelleme gücü sergilenmektedir.