Bilim ve Ütopya Dergisi Sayı: 330 Aralık 2021

Stok Kodu:
3990000012115
Boyut:
20.00x29.00
Sayfa Sayısı:
80
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-12
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
25,00
3990000012115
754653
Bilim ve Ütopya Dergisi Sayı: 330 Aralık 2021
Bilim ve Ütopya Dergisi Sayı: 330 Aralık 2021
25.00

Bilimin ve aydınlanmanın alternatifi olmaz!

Bilimsel devrimin yükselişi, siyasi devrimlerin zaferi ve sanayi devriminin gerçekleşmesi, orta çağ ideolojisinin aşılmasını ve eski toplumun unsurlarının ezilmesini, bir bölümünün ise bastırılmasını beraberinde getirmişti. Devrimci çağındaki burjuvazi, önderlik ettiği emekçi sınıfları köhnemiş düzenin üretim ilişkilerini ve siyasal sistemini parçalamaya yöneltti ve bu eyleminde büyük başarılar kazandı ancak yeni toplum, yeni uzlaşmaz çelişmelere yol açacaktı. Toprağından koparılan ve mülksüzleşen, borç içinde yüzen emekçiler artık devasa fabrikalarda köle gibi çalıştırılıyor ve servetler büyük patronların elinde birikiyordu. Daha çok kâr etmek için maliyetleri düşüren sistemin efendileriyle çalışan mülksüzler arasındaki çelişme ciddi boyutlara doğru gidince hâkim sınıflar tasfiye ettiği unsurların bir kısmıyla ideolojik düzlemde de ittifak arayışına girdi. Bilim daha önce olduğu gibi eski toplumun aşılmasında yol gösteren işlevinden koparılacak, sadece mevcut sistemin sürdürülmesi ve geliştirilmesi için kullanılacak, burjuva dünya görüşünün ötesine geçen arayışların rehberi olmaktan çıkarılacaktı. Amaç emekçilerin iktidarı olan sosyalizmin yükselişini engellemekti ve durum gelişmiş kapitalist ülkelerin içindeki sınıf mücadelesinden ibaret değildi. Uluslararası düzlemde de sömürgeci güçler işgal ettikleri ülkenin en geri unsurlarını destekleyerek ilerici sınıfları bastırıyor ve siyasal iktidarı kontrol ediyorlardı. 1640 İngiliz Devriminin, 1789-93 Fransız İhtilali'nin kitleselleştirdiği aydınlanmanın ve devrimci felsefenin idealleri önemli ölçüde budanmıştı. Teknik bir uğraşa indirgenen bilim, evreni ve insanı açıklayan “en hakiki mürşit” olmaktan çıkarılmış ve yanına alternatif “açıklama biçimleri” eklenmişti. İşte böyle bir ortamda emperyalizm çağının ilk milli kurtuluş savaşını Atatürk önderliğinde veren Türkiye, devrimci bir “bilim cumhuriyeti” olarak örgütlenerek insanlığın ideallerinin taşıyıcısının ezilen ve geri bıraktırılan ülkeler olduğunu gösterdi. Emperyalizmin silahını silahla yenmekle kalmadı aynı zamanda bilimsel ve kültürel cepheden de onu bozguna uğratma yolunda büyük adımlar attı. Verem, sıtma, trahomdan kırılan bir halkı sağlığına kavuşturdu.

Devrimimizin yarıda kalması atılımların sonuna kadar götürülememesine neden oldu. Türkiye pratiği başlı başına bir tartışma konusu ancak vurgulamak istediğimiz nokta bilim, aydınlanma ve devrim ilişkisinin birbirine sımsıkı bağlı olduğudur. Bunlardan birinin bile diğerinden ayrılması hepsinin güdükleşmesine ya da silikleşmesine yol açar. Nitekim bu güdükleşme sadece Türkiye'de değil dünya ölçeğinde “yerele saygı”, “ötekiyi anlamak”, “kadim olanı ortaya çıkarmak” türünden propagandalar eşliğinde yürütüldü. Bilim çok somut ve günlük hayatımızı ilgilendiren disiplinler ve pratikler üzerinden hedef alındı. İşte alternatif tıp adı verilen ve geleneksel, tamamlayıcı gibi ambalajlarla sunulan şey, tam da bu durumun yansımasıydı. Üstelik mesele sadece bilim düşmanlığından ibaret değil. Tüm dünyada milyarlarca dolar pazarı olan, Türkiye'de de her geçen gün yükselen ve yeni mevziler kazanan bir akımdan bahsediyoruz. Çuvaldızı ona batırırken iğneyi de ihmal etmemek gerek. Mevcut tıp ve sağlık örgütlenmesindeki ciddi sorunların getirdiği ağır sorunlar ve hatalar da insanların alternatif tıptan medet ummalarına yol açıyor. Özellikle insan faktörünün ve insana dokunmanın çok önemli olduğu bir alanda bu boşluktan şarlatanlar duygu ve umut sömürüsü yaparak yararlanıyor.

Dosyamızda konuyu tarihsel, felsefi, etik ve güncel boyutlarıyla işledik. İnsan ve bilim düşmanlığının olduğu her yerde onun karşısına Bilim ve Ütopya dikilecektir. Bizim için “her şeyin ölçüsü insan”dır! Bilimin ve aydınlanmanın alternatifi olmaz. Yazılarıyla katkı sunan değerli akademisyenlere çok teşekkür ederiz.

Zor günlerden geçtiğimiz bu süreçte yayıncılık sektörü uçurumun kenarına hızla sürükleniyor. Çünkü her şey dövize bağlı ve dergiler, yayınevleri bu durumdan etkileniyor. Bu sayımızdan itibaren zamlı çıkmak mecburiyetinde kalıyoruz. Zor günleri sizlerle birlikte atlattık, yine öyle olacağına eminiz. Küçüğünden büyüğüne her türlü katkınız bilimi, aydınlanmayı ve insan onurunu savunma mücadelesine can verecektir.

Hepimize kolay gelsin!

Bilimin ve aydınlanmanın alternatifi olmaz!

Bilimsel devrimin yükselişi, siyasi devrimlerin zaferi ve sanayi devriminin gerçekleşmesi, orta çağ ideolojisinin aşılmasını ve eski toplumun unsurlarının ezilmesini, bir bölümünün ise bastırılmasını beraberinde getirmişti. Devrimci çağındaki burjuvazi, önderlik ettiği emekçi sınıfları köhnemiş düzenin üretim ilişkilerini ve siyasal sistemini parçalamaya yöneltti ve bu eyleminde büyük başarılar kazandı ancak yeni toplum, yeni uzlaşmaz çelişmelere yol açacaktı. Toprağından koparılan ve mülksüzleşen, borç içinde yüzen emekçiler artık devasa fabrikalarda köle gibi çalıştırılıyor ve servetler büyük patronların elinde birikiyordu. Daha çok kâr etmek için maliyetleri düşüren sistemin efendileriyle çalışan mülksüzler arasındaki çelişme ciddi boyutlara doğru gidince hâkim sınıflar tasfiye ettiği unsurların bir kısmıyla ideolojik düzlemde de ittifak arayışına girdi. Bilim daha önce olduğu gibi eski toplumun aşılmasında yol gösteren işlevinden koparılacak, sadece mevcut sistemin sürdürülmesi ve geliştirilmesi için kullanılacak, burjuva dünya görüşünün ötesine geçen arayışların rehberi olmaktan çıkarılacaktı. Amaç emekçilerin iktidarı olan sosyalizmin yükselişini engellemekti ve durum gelişmiş kapitalist ülkelerin içindeki sınıf mücadelesinden ibaret değildi. Uluslararası düzlemde de sömürgeci güçler işgal ettikleri ülkenin en geri unsurlarını destekleyerek ilerici sınıfları bastırıyor ve siyasal iktidarı kontrol ediyorlardı. 1640 İngiliz Devriminin, 1789-93 Fransız İhtilali'nin kitleselleştirdiği aydınlanmanın ve devrimci felsefenin idealleri önemli ölçüde budanmıştı. Teknik bir uğraşa indirgenen bilim, evreni ve insanı açıklayan “en hakiki mürşit” olmaktan çıkarılmış ve yanına alternatif “açıklama biçimleri” eklenmişti. İşte böyle bir ortamda emperyalizm çağının ilk milli kurtuluş savaşını Atatürk önderliğinde veren Türkiye, devrimci bir “bilim cumhuriyeti” olarak örgütlenerek insanlığın ideallerinin taşıyıcısının ezilen ve geri bıraktırılan ülkeler olduğunu gösterdi. Emperyalizmin silahını silahla yenmekle kalmadı aynı zamanda bilimsel ve kültürel cepheden de onu bozguna uğratma yolunda büyük adımlar attı. Verem, sıtma, trahomdan kırılan bir halkı sağlığına kavuşturdu.

Devrimimizin yarıda kalması atılımların sonuna kadar götürülememesine neden oldu. Türkiye pratiği başlı başına bir tartışma konusu ancak vurgulamak istediğimiz nokta bilim, aydınlanma ve devrim ilişkisinin birbirine sımsıkı bağlı olduğudur. Bunlardan birinin bile diğerinden ayrılması hepsinin güdükleşmesine ya da silikleşmesine yol açar. Nitekim bu güdükleşme sadece Türkiye'de değil dünya ölçeğinde “yerele saygı”, “ötekiyi anlamak”, “kadim olanı ortaya çıkarmak” türünden propagandalar eşliğinde yürütüldü. Bilim çok somut ve günlük hayatımızı ilgilendiren disiplinler ve pratikler üzerinden hedef alındı. İşte alternatif tıp adı verilen ve geleneksel, tamamlayıcı gibi ambalajlarla sunulan şey, tam da bu durumun yansımasıydı. Üstelik mesele sadece bilim düşmanlığından ibaret değil. Tüm dünyada milyarlarca dolar pazarı olan, Türkiye'de de her geçen gün yükselen ve yeni mevziler kazanan bir akımdan bahsediyoruz. Çuvaldızı ona batırırken iğneyi de ihmal etmemek gerek. Mevcut tıp ve sağlık örgütlenmesindeki ciddi sorunların getirdiği ağır sorunlar ve hatalar da insanların alternatif tıptan medet ummalarına yol açıyor. Özellikle insan faktörünün ve insana dokunmanın çok önemli olduğu bir alanda bu boşluktan şarlatanlar duygu ve umut sömürüsü yaparak yararlanıyor.

Dosyamızda konuyu tarihsel, felsefi, etik ve güncel boyutlarıyla işledik. İnsan ve bilim düşmanlığının olduğu her yerde onun karşısına Bilim ve Ütopya dikilecektir. Bizim için “her şeyin ölçüsü insan”dır! Bilimin ve aydınlanmanın alternatifi olmaz. Yazılarıyla katkı sunan değerli akademisyenlere çok teşekkür ederiz.

Zor günlerden geçtiğimiz bu süreçte yayıncılık sektörü uçurumun kenarına hızla sürükleniyor. Çünkü her şey dövize bağlı ve dergiler, yayınevleri bu durumdan etkileniyor. Bu sayımızdan itibaren zamlı çıkmak mecburiyetinde kalıyoruz. Zor günleri sizlerle birlikte atlattık, yine öyle olacağına eminiz. Küçüğünden büyüğüne her türlü katkınız bilimi, aydınlanmayı ve insan onurunu savunma mücadelesine can verecektir.

Hepimize kolay gelsin!

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat