Son birkaç yıl içinde yaşananlar bilimin toplumsal işlevinin sorgulanmasına yol açtı. Yakın zamanlara dek bilimsel araştırmanın sonuçlarının yaşam koşullarında sürekli bir ilerleme ve iyileşme getireceğine inanılırdı. Fakat önce savaş [I. Dünya Savaşı], ardından ekonomik kriz [1929 Büyük Bunalımı] bilimin pekala yıkıcı ve yararsız amaçlar doğrultusunda da kullanılabileceğini gösterdi ve katlanılabilir bir uygarlığı korumak için bilimsel araştırmaların durdurulmasını talep eden sesler yükselmeye başladı. Bilim insanlarının kendileri de bu eleştirilerle yüzleştiler ve belki de ilk defa yaptıkları işin, çevrelerinde cereyan eden toplumsal ve ekonomik gelişmelerle nasıl bir ilişki olduğunu düşünmek zorunda kaldılar. Bu kitap söz konusu bu ilişkiyi analiz etme, bilim insanlarının gerek bireysel, gerek kolektif olarak taşıdıkları sorumluluğu sorgulama ve bilimin yıkıcı değil verimli olabilmesi için hangi olası adımların atılması gerektiğini gösterme çabasıdır.
Son birkaç yıl içinde yaşananlar bilimin toplumsal işlevinin sorgulanmasına yol açtı. Yakın zamanlara dek bilimsel araştırmanın sonuçlarının yaşam koşullarında sürekli bir ilerleme ve iyileşme getireceğine inanılırdı. Fakat önce savaş [I. Dünya Savaşı], ardından ekonomik kriz [1929 Büyük Bunalımı] bilimin pekala yıkıcı ve yararsız amaçlar doğrultusunda da kullanılabileceğini gösterdi ve katlanılabilir bir uygarlığı korumak için bilimsel araştırmaların durdurulmasını talep eden sesler yükselmeye başladı. Bilim insanlarının kendileri de bu eleştirilerle yüzleştiler ve belki de ilk defa yaptıkları işin, çevrelerinde cereyan eden toplumsal ve ekonomik gelişmelerle nasıl bir ilişki olduğunu düşünmek zorunda kaldılar. Bu kitap söz konusu bu ilişkiyi analiz etme, bilim insanlarının gerek bireysel, gerek kolektif olarak taşıdıkları sorumluluğu sorgulama ve bilimin yıkıcı değil verimli olabilmesi için hangi olası adımların atılması gerektiğini gösterme çabasıdır.