“Sana, beni asla tanımamış olan sana...”
Tanımadığınız birinden sayfalar dolusu bir mektup alsaydınız ne hissederdiniz? Üstelik bu kişi sizi gerçekten çok yakından tanıyorsa ve mektubu okurken siz hâlâ onun kim olduğunu tahmin edemiyorsanız?
Stefan Zweig, 1920'lerde yazdığı Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nda karşılıksız bir aşkın belki de en güzel tarifini yapar. İsimsiz bir genç kadın, kendisinden bihaber olan sevgilisine uzun bir mektup yazarak ulaşmak ister. Bugüne dek fark edilmemiş olmanın üzüntüsüyle bu suskunluğuna son vermek istemiştir. Bilinmeme hissinin onda yarattığı hiçlik duygusu, yazdığı her satırda kendini gösterir. Bir insan bu kadar yakın fakat bu kadar uzak, nasıl olabilir?
Zweig'in diğer eserlerine nazaran daha az bilinen Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu sizi bir muammanın içine sürükleyecek.
“Sana, beni asla tanımamış olan sana...”
Tanımadığınız birinden sayfalar dolusu bir mektup alsaydınız ne hissederdiniz? Üstelik bu kişi sizi gerçekten çok yakından tanıyorsa ve mektubu okurken siz hâlâ onun kim olduğunu tahmin edemiyorsanız?
Stefan Zweig, 1920'lerde yazdığı Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nda karşılıksız bir aşkın belki de en güzel tarifini yapar. İsimsiz bir genç kadın, kendisinden bihaber olan sevgilisine uzun bir mektup yazarak ulaşmak ister. Bugüne dek fark edilmemiş olmanın üzüntüsüyle bu suskunluğuna son vermek istemiştir. Bilinmeme hissinin onda yarattığı hiçlik duygusu, yazdığı her satırda kendini gösterir. Bir insan bu kadar yakın fakat bu kadar uzak, nasıl olabilir?
Zweig'in diğer eserlerine nazaran daha az bilinen Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu sizi bir muammanın içine sürükleyecek.