Dutardan çıkan nağmeler öyle bir ses aralığındaydı ki, dikkatlerin dağılması zaten imkansızdı. Küçüçük gövdeden, sanki bir kartal çığlığı çıkıyorken bahşının iki tel üzerinde uçarcasına hareketlenen parmakları zirvedeki bu yankılanışı avuçlarına alıyor, dervişcesine sakinleşen haykıruş yerini çöl üstünden esen yelin hoş ve dingin ıslığına bakıyordu.
Dinleyenler, bu ezgiyle çölün derinliklerine doğru giderken, bu kez dutardan savaş çığlıkları yükseliyor, çığlıklar çocuk ağlamalarına, ağlamalar çaresiz anaların feryadına karışıyordu. Allah-u âlem biliyor ya, Gökdepe Kalesi havaya uçuruluyordu.
Sovyetler Birliği sonrası süreç, ülkelerin ve insanların kendilerini ansızın içinde buldukları yeni bir dönem başlattı. Devam eden eski senaryonun yeni bölümlerinde, Moskova'nın Eli, yerini Batı'nın Gölgesi'ne bıraktı. Bir çay içiminde Türkmenistan, belirsizliklerin, yoklukların ve arayışların hüküm sürdüğü coğrafyada, tanık olunan olayları anlatıyor.
Dutardan çıkan nağmeler öyle bir ses aralığındaydı ki, dikkatlerin dağılması zaten imkansızdı. Küçüçük gövdeden, sanki bir kartal çığlığı çıkıyorken bahşının iki tel üzerinde uçarcasına hareketlenen parmakları zirvedeki bu yankılanışı avuçlarına alıyor, dervişcesine sakinleşen haykıruş yerini çöl üstünden esen yelin hoş ve dingin ıslığına bakıyordu.
Dinleyenler, bu ezgiyle çölün derinliklerine doğru giderken, bu kez dutardan savaş çığlıkları yükseliyor, çığlıklar çocuk ağlamalarına, ağlamalar çaresiz anaların feryadına karışıyordu. Allah-u âlem biliyor ya, Gökdepe Kalesi havaya uçuruluyordu.
Sovyetler Birliği sonrası süreç, ülkelerin ve insanların kendilerini ansızın içinde buldukları yeni bir dönem başlattı. Devam eden eski senaryonun yeni bölümlerinde, Moskova'nın Eli, yerini Batı'nın Gölgesi'ne bıraktı. Bir çay içiminde Türkmenistan, belirsizliklerin, yoklukların ve arayışların hüküm sürdüğü coğrafyada, tanık olunan olayları anlatıyor.