1980'ler İran'ında, çeltik yetiştirilen küçük bir köyde büyüyen on bir yaşındaki Saba Hafezi ve ikizi Mehtap Amerika'ya hayrandırlar. İngilizce kelimelerden oluşan bir liste yaparlar ve Life dergisinin yasaklı sayılarını, televizyon dizilerinin videokasetlerini ve Beatles kasetlerini biriktirirler. Bu yüzden annesi ve kız kardeşi ortadan kaybolup, kendisini ve babasını İran'da yalnız bırakınca, Saba onların kendisi ve babası olmadan Amerika'ya gittiklerinden emin olur.
Köyde samimi bir ortamda büyüyen Saba, kaybettiği ailesinin yerine, her biri, Saba'yı üzen bu durum hakkında farklı fikirlere sahip olan dört vekil anneyi ve en iyi iki arkadaşını koyar. Bu arkadaşlar, ailesi ablalarını evlendirene kadar hayatı beklemede kalmak zorunda olan güzel Ponneh ve Saba'nın küçük bir kız olduğu zamanlardan beri âşık olduğu müzik delisi Rıza'dır. Ancak devrim sonrası İran, Saba'nın yeteneklerine sahip bir kız için kısıtlı imkânlar sunmaktadır. Saba, kayıp annesi ve kız kardeşinin ve mahrum bırakıldığını düşündüğü Batı hayatının hasretini çeker. Kendisine her zaman, kaderin "kanda yazılı olduğu", yani ikizlerin toprak ve denizle ayrılmış olsalar bile aynı kaderi yaşamaları gerektiği öğretilmiştir.
Bu yüzden Saba, kız kardeşi için kendisininkiyle eşzamanlı ve paralel giden Batılı bir hayat hayal eder. Ancak Saba'nın hikâyesi İran'daki gerçek hayatın tüm yıpratıcılığı ve vahşetiyle doluyken, kız kardeşinin hayatı ona Saba'nın yalnızca hayalini kurabileceği bir özgürlük ve hâkimiyet verir. Renkli karakterlerle dolu olan ve Doğu'ya özgü hikâye anlatıcılığının ahengini dolaysız Batı nesriyle karıştırarak büyüleyici bir üslupla kaleme alınan 'Bir Çay Kaşığı Toprak ve Deniz', bizlere insanın kendi kaderini kontrol etmesinin önemi hakkında çok hoş bir hikâye anlatıyor.
1980'ler İran'ında, çeltik yetiştirilen küçük bir köyde büyüyen on bir yaşındaki Saba Hafezi ve ikizi Mehtap Amerika'ya hayrandırlar. İngilizce kelimelerden oluşan bir liste yaparlar ve Life dergisinin yasaklı sayılarını, televizyon dizilerinin videokasetlerini ve Beatles kasetlerini biriktirirler. Bu yüzden annesi ve kız kardeşi ortadan kaybolup, kendisini ve babasını İran'da yalnız bırakınca, Saba onların kendisi ve babası olmadan Amerika'ya gittiklerinden emin olur.
Köyde samimi bir ortamda büyüyen Saba, kaybettiği ailesinin yerine, her biri, Saba'yı üzen bu durum hakkında farklı fikirlere sahip olan dört vekil anneyi ve en iyi iki arkadaşını koyar. Bu arkadaşlar, ailesi ablalarını evlendirene kadar hayatı beklemede kalmak zorunda olan güzel Ponneh ve Saba'nın küçük bir kız olduğu zamanlardan beri âşık olduğu müzik delisi Rıza'dır. Ancak devrim sonrası İran, Saba'nın yeteneklerine sahip bir kız için kısıtlı imkânlar sunmaktadır. Saba, kayıp annesi ve kız kardeşinin ve mahrum bırakıldığını düşündüğü Batı hayatının hasretini çeker. Kendisine her zaman, kaderin "kanda yazılı olduğu", yani ikizlerin toprak ve denizle ayrılmış olsalar bile aynı kaderi yaşamaları gerektiği öğretilmiştir.
Bu yüzden Saba, kız kardeşi için kendisininkiyle eşzamanlı ve paralel giden Batılı bir hayat hayal eder. Ancak Saba'nın hikâyesi İran'daki gerçek hayatın tüm yıpratıcılığı ve vahşetiyle doluyken, kız kardeşinin hayatı ona Saba'nın yalnızca hayalini kurabileceği bir özgürlük ve hâkimiyet verir. Renkli karakterlerle dolu olan ve Doğu'ya özgü hikâye anlatıcılığının ahengini dolaysız Batı nesriyle karıştırarak büyüleyici bir üslupla kaleme alınan 'Bir Çay Kaşığı Toprak ve Deniz', bizlere insanın kendi kaderini kontrol etmesinin önemi hakkında çok hoş bir hikâye anlatıyor.