“Çocuk tiyatrosunda oyuncunun, olmadığı bir şeyi taklit ediyor olması, çocuğun konsantrasyonunu doğrudan etkiler. Çocuğun hayal dünyası, iyi kurgulanmış bir oyunu, oyun olarak algılayarak içeri girebilmesini olanaklı kılacak niteliktedir. Fazladan yabancılaştırma efektine ihtiyaç duymaz. Zaten yabancıdır. Bu yüzden, gerçek dünyada yeri olmayan karakterleri çocuğun çok rahat bir biçimde, hiç gerçeklik sorgusu olmadan kabul etmesi bir hayli anlaşılırdır. Aynı şekilde, kukla tiyatrosunda da çocuk kuklayı doğrudan ‘kendinde şey' olarak kabul eder ve ötesini sorgulamaz. Hemen ‘o dünya'nın öyküsünü dinlemeye başlar.”
“Çocuk tiyatrosunda oyuncunun, olmadığı bir şeyi taklit ediyor olması, çocuğun konsantrasyonunu doğrudan etkiler. Çocuğun hayal dünyası, iyi kurgulanmış bir oyunu, oyun olarak algılayarak içeri girebilmesini olanaklı kılacak niteliktedir. Fazladan yabancılaştırma efektine ihtiyaç duymaz. Zaten yabancıdır. Bu yüzden, gerçek dünyada yeri olmayan karakterleri çocuğun çok rahat bir biçimde, hiç gerçeklik sorgusu olmadan kabul etmesi bir hayli anlaşılırdır. Aynı şekilde, kukla tiyatrosunda da çocuk kuklayı doğrudan ‘kendinde şey' olarak kabul eder ve ötesini sorgulamaz. Hemen ‘o dünya'nın öyküsünü dinlemeye başlar.”