Dünya edebiyatının ölümsüz yazarlarından Victor Hugo'nun 1829 yılında kaleme aldığı Bir İdam Mahkûmunun Son Günü yazarın Paris'teki ünlü Grève Meydanı'nda gerçekleştirilen idama tanıklık etmesiyle ortaya çıkıyor. Eser, günümüzde açık ve yalın diliyle 19. yüzyılın Fransasını toplumsal ve tarihsel bakımdan anlatmasıyla bir kaynak olarak değerlendiriliyor.
Yazarın yirmi yedi yaşında takma bir isimle yazdığı eserin, birinci tekil kişi ben ile yazılan romanın ilk örneği olmakla beraber dönemin siyasi yapısına bir eleştiri taşımasıyla da önemi büyüktür. Romantizmin güçlü temsilcisi Victor Hugo, ölüm korkusu ve merhamet duygularını okuyucuya sarsıcı ve etkileyici bir şekilde anlatmaktadır.
Dünya edebiyatının ölümsüz yazarlarından Victor Hugo'nun 1829 yılında kaleme aldığı Bir İdam Mahkûmunun Son Günü yazarın Paris'teki ünlü Grève Meydanı'nda gerçekleştirilen idama tanıklık etmesiyle ortaya çıkıyor. Eser, günümüzde açık ve yalın diliyle 19. yüzyılın Fransasını toplumsal ve tarihsel bakımdan anlatmasıyla bir kaynak olarak değerlendiriliyor.
Yazarın yirmi yedi yaşında takma bir isimle yazdığı eserin, birinci tekil kişi ben ile yazılan romanın ilk örneği olmakla beraber dönemin siyasi yapısına bir eleştiri taşımasıyla da önemi büyüktür. Romantizmin güçlü temsilcisi Victor Hugo, ölüm korkusu ve merhamet duygularını okuyucuya sarsıcı ve etkileyici bir şekilde anlatmaktadır.