"Modernitenin başarısızlığı tarihsel bir olgudur, evet ama bu, modernitenin bütün imkanlarını tüketildiği anlamına gelmez. Moderniteye sırtını çevirmek, modernitenin kapılarını kapatmaktan daha az elverişsiz sayılmamalıdır. Çaresizce kurtuluşunu arayan modern öznenin, bir kere daha akıldan geçmesi, geçerken akılla geçmesinde başka somut bir alternatif var mıdır?"Aklın anlam üretmede zorlandığını, zaman zaman tökezlediğini, rasyonalitenin türediği ruhu imha ettiğini, modernitenin özgün vaadini unuttuğunu görmemek için kör olmak gerekir.
Ancak akıldan başka modernitenin tarihsel kötülüğünün üstesinden gelebilen yaratıcı ruhu cesaretlendirecek başka güç var mı?Ahmet ÇiğdemModernliğin bitişinin ilan edildiği, bunun karşısında "katıksız" bir Modernizmin muhafazakarca savunulduğu bir zamanda Ahmet Çiğdem'in kitabı, modernlik ve rasyonellikle ilgili bu tartışmanın kısırlığını aşan bir bakış açısı getiriyor.
Özellikle Alman modernleşmesinin kendine özgü tecrübesiyle ilgili kavramlaştırmalara eğilerek, modernliğin "trajik" ve "mütereddit" diyebileceğimiz savunularındaki potansiyelleri çoğaltıyor. Tam da bu "trajik" ve "mütereddit" modernlik eleştirilerinden, modernlik adına hamasi olmayan bir verim çıkartarak...
"Modernitenin başarısızlığı tarihsel bir olgudur, evet ama bu, modernitenin bütün imkanlarını tüketildiği anlamına gelmez. Moderniteye sırtını çevirmek, modernitenin kapılarını kapatmaktan daha az elverişsiz sayılmamalıdır. Çaresizce kurtuluşunu arayan modern öznenin, bir kere daha akıldan geçmesi, geçerken akılla geçmesinde başka somut bir alternatif var mıdır?"Aklın anlam üretmede zorlandığını, zaman zaman tökezlediğini, rasyonalitenin türediği ruhu imha ettiğini, modernitenin özgün vaadini unuttuğunu görmemek için kör olmak gerekir.
Ancak akıldan başka modernitenin tarihsel kötülüğünün üstesinden gelebilen yaratıcı ruhu cesaretlendirecek başka güç var mı?Ahmet ÇiğdemModernliğin bitişinin ilan edildiği, bunun karşısında "katıksız" bir Modernizmin muhafazakarca savunulduğu bir zamanda Ahmet Çiğdem'in kitabı, modernlik ve rasyonellikle ilgili bu tartışmanın kısırlığını aşan bir bakış açısı getiriyor.
Özellikle Alman modernleşmesinin kendine özgü tecrübesiyle ilgili kavramlaştırmalara eğilerek, modernliğin "trajik" ve "mütereddit" diyebileceğimiz savunularındaki potansiyelleri çoğaltıyor. Tam da bu "trajik" ve "mütereddit" modernlik eleştirilerinden, modernlik adına hamasi olmayan bir verim çıkartarak...