Ah be adam! O şefkat dolu sıcacık ellerinle ellerimi, gülümserken daha da güzelleşen dudaklarınla yanağımı, tertemiz yüreği olan gövdenle sarıp sarmaladığın içimi ısıttın. Korkularım varken beni kendine öyle bir çektin ki buz tutmuş kalbimin nasıl eridiğini cümle aleme haykırmak istedim…
Ah be kadın! O kadar korkuyorum ki aşktan! Ama o ela gözlerinle derin derin bakışların, utandığında al al olan yanakların, her güldüğünde daha bir güzel olan dudakların, dimdik duruşun ama bir o kadar da kırılgan kalbin içimi ısıttı. Buzdan kale kurduğum kalbimin zincileri bir bir açılıyor sana karşı. Beni kendine mıknatıs gibi çekişini dünyaya haykırmak istedim…
Ah be adam! O şefkat dolu sıcacık ellerinle ellerimi, gülümserken daha da güzelleşen dudaklarınla yanağımı, tertemiz yüreği olan gövdenle sarıp sarmaladığın içimi ısıttın. Korkularım varken beni kendine öyle bir çektin ki buz tutmuş kalbimin nasıl eridiğini cümle aleme haykırmak istedim…
Ah be kadın! O kadar korkuyorum ki aşktan! Ama o ela gözlerinle derin derin bakışların, utandığında al al olan yanakların, her güldüğünde daha bir güzel olan dudakların, dimdik duruşun ama bir o kadar da kırılgan kalbin içimi ısıttı. Buzdan kale kurduğum kalbimin zincileri bir bir açılıyor sana karşı. Beni kendine mıknatıs gibi çekişini dünyaya haykırmak istedim…