“Zweig'ın öykülerinde sıklıkla karşımıza çıkan izlektir düşüş/düşkünlük. Bu kez de Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat'te, bu izleğe, “gitmek”/”hüsrana uğramak”, “aldanış” ve “aldatış” eklenir. Zweig, bu uzun öyküsünde bir tür yüzleşmeyi anlatır. Tutkuların ardından giden kadının öyküsünde onun sürüklenişinin ivmesinden söz ederken, yaşanan karşılaşma ânının bir insan ömründe ne tür kırılmalar yaşatabileceğini de gösterir. Zweig; yaşamın içindeki ânlara bakan, buralarda insan ilişkilerinde yaşanan duygu durumlarının insan ruhundaki yansılarını etkileyici biçimde anlatan biridir. Öyle ki; onun, bu “tutku öyküleri”ne dönük şu bakışın tipik örneği olarak Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat'ini okuyabilirsiniz.”
Feridun Andaç
“Zweig'ın öykülerinde sıklıkla karşımıza çıkan izlektir düşüş/düşkünlük. Bu kez de Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat'te, bu izleğe, “gitmek”/”hüsrana uğramak”, “aldanış” ve “aldatış” eklenir. Zweig, bu uzun öyküsünde bir tür yüzleşmeyi anlatır. Tutkuların ardından giden kadının öyküsünde onun sürüklenişinin ivmesinden söz ederken, yaşanan karşılaşma ânının bir insan ömründe ne tür kırılmalar yaşatabileceğini de gösterir. Zweig; yaşamın içindeki ânlara bakan, buralarda insan ilişkilerinde yaşanan duygu durumlarının insan ruhundaki yansılarını etkileyici biçimde anlatan biridir. Öyle ki; onun, bu “tutku öyküleri”ne dönük şu bakışın tipik örneği olarak Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat'ini okuyabilirsiniz.”
Feridun Andaç