Gittin Demek Gerçekten
Gittin demek bu defa gerçekten, usul usul sessizce, içine gömdün her şeyi farkındayım... kadınlar susarak gidermiş, gerçekmiş, geç öğreniyor insan.
İçi acıdıkça anlıyor, özledikçe bazı şeyleri, ayrılık hayat kadar gerçekmiş...
Gittin demek aşk olsun, biliyorum bunu ben istedim, mecburdum bilemezsin, nasıl yandığımı göremezdin... yaşanmaz değil aslında alışıyor insan zamanla, nefes alıp vermeyi unutmuyorsun ya öyle bir şey, gittin demek gerçekten, şimdi hissettim...
Uykusuz bir gece gibi içimde, ansızın boğazıma gelen bir düğüm gibi, zamansız gibi, ansız gibi, boşluk gibi, yokluk gibi gittin demek, öyle olsun...
Gittin demek? Neden bana sormadın? Oysa deli gibi yalvarmalıydım gitmeden sana o otogarda, o otobüse asla bindirmemeliydim seni, bir bilseydim beni sevdiğini! Oldu-bittiye geldi her şey, çocuk aklımız almadı bazı şeyleri, biz hala aşkı masal sanıyorduk, oysa öyle hayatın dibi gibi gerçekti...
Gittin demek? Kimse farkına varmadı, kalbimin sokakları hariç, bir de o yokuşlar, o pencereler, o ansızın karşılaşmalar, son göz göze gelmeler, o güzel bakışlar hariç, söylemiş miydim, gözlerini hep sevdim ben...
Gittin demek? Yıllar önce gözlerinde hüznü gördüğün çocuğu yarım bırakıp, sana isimsiz mektuplar yazan, şarkılarda seni arayan radyo programlarının karanlık konuğunu bırakıp gittin demek? Ne yazık kadere...
Gittin demek! Güle güle ey sevgili, hiç olamadığımız ve hiç olduğumuz, ruhunu birbirimizde bulduğumuz, ayrı şehirlerin yarım sevdalıları, aynı gökyüzünün altında teselli ararız şimdi, ufak bir anıyla uyanınca kalplerimiz, yaşamaya devam edersin hiç olmamış gibi, dur ağlama durduk yere şimdi...
Kadermiş bizimki...
Gittin Demek Gerçekten
Gittin demek bu defa gerçekten, usul usul sessizce, içine gömdün her şeyi farkındayım... kadınlar susarak gidermiş, gerçekmiş, geç öğreniyor insan.
İçi acıdıkça anlıyor, özledikçe bazı şeyleri, ayrılık hayat kadar gerçekmiş...
Gittin demek aşk olsun, biliyorum bunu ben istedim, mecburdum bilemezsin, nasıl yandığımı göremezdin... yaşanmaz değil aslında alışıyor insan zamanla, nefes alıp vermeyi unutmuyorsun ya öyle bir şey, gittin demek gerçekten, şimdi hissettim...
Uykusuz bir gece gibi içimde, ansızın boğazıma gelen bir düğüm gibi, zamansız gibi, ansız gibi, boşluk gibi, yokluk gibi gittin demek, öyle olsun...
Gittin demek? Neden bana sormadın? Oysa deli gibi yalvarmalıydım gitmeden sana o otogarda, o otobüse asla bindirmemeliydim seni, bir bilseydim beni sevdiğini! Oldu-bittiye geldi her şey, çocuk aklımız almadı bazı şeyleri, biz hala aşkı masal sanıyorduk, oysa öyle hayatın dibi gibi gerçekti...
Gittin demek? Kimse farkına varmadı, kalbimin sokakları hariç, bir de o yokuşlar, o pencereler, o ansızın karşılaşmalar, son göz göze gelmeler, o güzel bakışlar hariç, söylemiş miydim, gözlerini hep sevdim ben...
Gittin demek? Yıllar önce gözlerinde hüznü gördüğün çocuğu yarım bırakıp, sana isimsiz mektuplar yazan, şarkılarda seni arayan radyo programlarının karanlık konuğunu bırakıp gittin demek? Ne yazık kadere...
Gittin demek! Güle güle ey sevgili, hiç olamadığımız ve hiç olduğumuz, ruhunu birbirimizde bulduğumuz, ayrı şehirlerin yarım sevdalıları, aynı gökyüzünün altında teselli ararız şimdi, ufak bir anıyla uyanınca kalplerimiz, yaşamaya devam edersin hiç olmamış gibi, dur ağlama durduk yere şimdi...
Kadermiş bizimki...