“Biliyorsun, bazen başucunda dikilip seni seyrediyorum; loş çadırında ağır masanın başındayken. Duvarlara asılmış haritaları dikkatle incelerken. Sayısı ne kadar fazla olursa olsun hep ölgün bir ışık veren kandillerin arkadaşlığında akşam yemeğini yerken. Sağ salim geldiği köye dönmek dışında bir isteği olmayan askerin pişirdiği eti keserken. O eti kesen bıçak, porselen tabağı bir cayırtı eşliğinde çizerken. Başında dikiliyorum.“
Nurdan Beşergil, birbirinden güzel on sekiz öykünün yer aldığı yeni kitabı Bir Sonraki Dolunay'da tümüyle kendine özgü bir öykü dünyası kuruyor. Toplumun çok çeşitli kesimlerinden insanları başarıyla anlatıyor Beşergil. Bu insanların iç dünyalarını okura son derece yalın, sıcak bir dille aktarıyor.
“Biliyorsun, bazen başucunda dikilip seni seyrediyorum; loş çadırında ağır masanın başındayken. Duvarlara asılmış haritaları dikkatle incelerken. Sayısı ne kadar fazla olursa olsun hep ölgün bir ışık veren kandillerin arkadaşlığında akşam yemeğini yerken. Sağ salim geldiği köye dönmek dışında bir isteği olmayan askerin pişirdiği eti keserken. O eti kesen bıçak, porselen tabağı bir cayırtı eşliğinde çizerken. Başında dikiliyorum.“
Nurdan Beşergil, birbirinden güzel on sekiz öykünün yer aldığı yeni kitabı Bir Sonraki Dolunay'da tümüyle kendine özgü bir öykü dünyası kuruyor. Toplumun çok çeşitli kesimlerinden insanları başarıyla anlatıyor Beşergil. Bu insanların iç dünyalarını okura son derece yalın, sıcak bir dille aktarıyor.