Bir Yürüyüşün Tefekkürü

Stok Kodu:
9786059853910
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
175
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2016-01
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%22 indirimli
45,00
35,10
9786059853910
455004
Bir Yürüyüşün Tefekkürü
Bir Yürüyüşün Tefekkürü
35.10

Yol uzun fakat hayat kısa...
Her hayat, sonunda, yarınlar için ibret dolu bir kıssa...
Yazılan her eser hayata bir not düşer, kendince...
Ve her hayat, kaç yıl sürmüş olursa olsun, uzun bir yürüyüştür...
Uzun yol yürüyüşünde, insanın, emeklediği, hızlı adımlarla yürüdüğü, koştuğu ve takılıp düştüğü sahnelere şahit olmuşuzdur. Düşen bir insanın, kalkıp avuçlarını temizlemesi, üstünü başını topraktan arındırması ise bilinen bir manzara... Ve bu insanın, içinden, neden düştüm, dediğini de tahmin ederiz. Yani sorguladığını...
Tefekkür, bir yönüyle, bireyin, kendisini, çevresiyle birlikte, sorgulamasıdır. Yanlışlarını, doğrularını, düşüşünü... Sebep ve sonuçlarıyla birlikte ele almasıdır. Veya tefekkür insanın aynada kendisini görmesidir.
Kendimi dinledim biraz, bulunduğum ortamlardaki, sesli-sessiz şikâyetlere tanık oldum... Kulaklarıma değil yalnızca, yüreğime ağır gelen sözler işittim... İşittiğim sözler yaka oldu kimi zaman, bazen bir yüreğin serzenişi...
Düşüp de, üstündeki tozu toprağı, çeri çöpü silkeleyen kişi misali, her fert, üzerine bulaşan sosyal kirlilikleri silkelese, düşüncesi ile doldum.
Toplumsal çözümsüzlüklerin, birçok nedeni vardır mutlaka, ancak bireyin unuttuğu "kendisi" çözümsüzlükte birincil rol oynuyor diye karar kıldım. Öyleyse önce kendi "ben" ini sorgulayan kişi gerek dedim. Ve "Bir Yürüyüşün Tefekkürü" çıktı ortaya.
1997 yılında yazıldı ilk cümleler ve önce kısa bir makale olarak "Değişim" dergisinde "Duanın Gücü" olarak yayınlandı. Her bireyin başkasını sorguladığı kuşak karmaşasında, kendisini sorgulayan, yaşantısını tahlil eden kişiye ulaşmak istedim. Bu konudaki düşüncelerimi kitaplaştırmamda, muharrik cümle, "Duanın da gücü mü olurmuş?" diyen bir arkadaşımın ifadesiydi.
Düşüncelerimi kitaplaştırırken:
Duayı ve tefekkürü hayatın ayrılmaz bir parçası kılmak gerekir, diye düşündüm. Tefekkür eden ve tefekkürünü dua ile bağlayan bir kişilik oluşsun diye gayret ettim yazdıklarımda. Kendisiyle, ailesiyle, arkadaşlarıyla, dostlarıyla konuşan, yaşananlar', söylenenleri kendince sorgulayabilen bir fert oluşsun.

Yol uzun fakat hayat kısa...
Her hayat, sonunda, yarınlar için ibret dolu bir kıssa...
Yazılan her eser hayata bir not düşer, kendince...
Ve her hayat, kaç yıl sürmüş olursa olsun, uzun bir yürüyüştür...
Uzun yol yürüyüşünde, insanın, emeklediği, hızlı adımlarla yürüdüğü, koştuğu ve takılıp düştüğü sahnelere şahit olmuşuzdur. Düşen bir insanın, kalkıp avuçlarını temizlemesi, üstünü başını topraktan arındırması ise bilinen bir manzara... Ve bu insanın, içinden, neden düştüm, dediğini de tahmin ederiz. Yani sorguladığını...
Tefekkür, bir yönüyle, bireyin, kendisini, çevresiyle birlikte, sorgulamasıdır. Yanlışlarını, doğrularını, düşüşünü... Sebep ve sonuçlarıyla birlikte ele almasıdır. Veya tefekkür insanın aynada kendisini görmesidir.
Kendimi dinledim biraz, bulunduğum ortamlardaki, sesli-sessiz şikâyetlere tanık oldum... Kulaklarıma değil yalnızca, yüreğime ağır gelen sözler işittim... İşittiğim sözler yaka oldu kimi zaman, bazen bir yüreğin serzenişi...
Düşüp de, üstündeki tozu toprağı, çeri çöpü silkeleyen kişi misali, her fert, üzerine bulaşan sosyal kirlilikleri silkelese, düşüncesi ile doldum.
Toplumsal çözümsüzlüklerin, birçok nedeni vardır mutlaka, ancak bireyin unuttuğu "kendisi" çözümsüzlükte birincil rol oynuyor diye karar kıldım. Öyleyse önce kendi "ben" ini sorgulayan kişi gerek dedim. Ve "Bir Yürüyüşün Tefekkürü" çıktı ortaya.
1997 yılında yazıldı ilk cümleler ve önce kısa bir makale olarak "Değişim" dergisinde "Duanın Gücü" olarak yayınlandı. Her bireyin başkasını sorguladığı kuşak karmaşasında, kendisini sorgulayan, yaşantısını tahlil eden kişiye ulaşmak istedim. Bu konudaki düşüncelerimi kitaplaştırmamda, muharrik cümle, "Duanın da gücü mü olurmuş?" diyen bir arkadaşımın ifadesiydi.
Düşüncelerimi kitaplaştırırken:
Duayı ve tefekkürü hayatın ayrılmaz bir parçası kılmak gerekir, diye düşündüm. Tefekkür eden ve tefekkürünü dua ile bağlayan bir kişilik oluşsun diye gayret ettim yazdıklarımda. Kendisiyle, ailesiyle, arkadaşlarıyla, dostlarıyla konuşan, yaşananlar', söylenenleri kendince sorgulayabilen bir fert oluşsun.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat