Türk anayasa yargısındaki en önemli değişikliklerden biri, hiç kuşkusuz 2010 Anayasa değişikliğiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruları inceleme görevinin verilmesidir. 2010 yılında Anayasa'nm 148. maddesine bir fıkra eklenmek suretiyle herkesin Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurmasının yolu açılmıştır.
Bireysel başvurunun hukuk sistemimize girmesiyle birlikte, anayasal hak ve özgürlüklerin korunmasında yeni bir dönem başlamıştır. Bireysel başvuruların alınmaya başladığı 23 Eylül 2012 tarihinden bu yana Anayasa Mahkemesi bu görevi özenle ve etkili bir şekilde yerine getirmiş, bu durum uluslararası alanda da teyit edilmiştir. Türkiye'de uygulanan bireysel başvuru sisteminin, diğer ülkeler bakımından da dikkate alınması gereken, başarılı ve iyi uygulama örnekleri arasında gösterildiği bilinmektedir.
Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruların çok büyük kısmı kabul edilemezlik kararıyla sonuçlanmaktadır. Bu nedenle kabul edilebilirlik incelemesine ilişkin ilkelerin belirlenmesi ve somut başvurulara uygulanması hayati derecede önemlidir. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurunun başlangıcından itibaren kabul edilebilirlik kriterlerini belirleme ve tutarlı şekilde uygulama gayreti içinde olmuştur.
Elinizdeki kitap, kabul edilebilirlik kararlarında tutarlılığın ve istikrarın sağlanmasına katkı amacını da gözeterek içtihadın derlenmesi ve analizi sonucu hazırlanmıştır. Rehberin pratik amacı da hem üyelerimize, raportörlerimize ve raportör yardımcılarımıza, hem de başvuruculara, avukatlara, hukuk uygulamacılarına ve akademisyenlere konuya ilişkin içtihadı ve bilgiyi bir arada bulabilecekleri bir kaynak sağlamaktır.
Kabul edilebilirlik kriterlerinin özellikle başvurucular ve avukatlar tarafından iyi bilinmesi, bir yandan yaptıkları başvurunun başarısı, diğer yandan da bireysel başvurunun geleceği açısından çok önemlidir.
Kabul edilemez olduğu açık olan başvuruların sayılarının azalması, Anayasa Mahkemesinin Anayasanın temel haklara ilişkin hükümlerinin yorumlanması ve uygulanması bakımından önem taşıyan ihlal iddialarına daha fazla odaklanmasına imkan verecektir.
Rehberi hazırlayan Anayasa Mahkemesi Araştırma ve İçtihat Birimine (Ar-İç), emeği geçen başta raportörlerimiz olmak üzere herkese teşekkür eder, çalışmanın ilgililere faydalı olmasını dilerim.
Haziran 2017
Zühtü ARSLAN Anayasa Mahkemesi Başkanı
Türk anayasa yargısındaki en önemli değişikliklerden biri, hiç kuşkusuz 2010 Anayasa değişikliğiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruları inceleme görevinin verilmesidir. 2010 yılında Anayasa'nm 148. maddesine bir fıkra eklenmek suretiyle herkesin Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurmasının yolu açılmıştır.
Bireysel başvurunun hukuk sistemimize girmesiyle birlikte, anayasal hak ve özgürlüklerin korunmasında yeni bir dönem başlamıştır. Bireysel başvuruların alınmaya başladığı 23 Eylül 2012 tarihinden bu yana Anayasa Mahkemesi bu görevi özenle ve etkili bir şekilde yerine getirmiş, bu durum uluslararası alanda da teyit edilmiştir. Türkiye'de uygulanan bireysel başvuru sisteminin, diğer ülkeler bakımından da dikkate alınması gereken, başarılı ve iyi uygulama örnekleri arasında gösterildiği bilinmektedir.
Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruların çok büyük kısmı kabul edilemezlik kararıyla sonuçlanmaktadır. Bu nedenle kabul edilebilirlik incelemesine ilişkin ilkelerin belirlenmesi ve somut başvurulara uygulanması hayati derecede önemlidir. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurunun başlangıcından itibaren kabul edilebilirlik kriterlerini belirleme ve tutarlı şekilde uygulama gayreti içinde olmuştur.
Elinizdeki kitap, kabul edilebilirlik kararlarında tutarlılığın ve istikrarın sağlanmasına katkı amacını da gözeterek içtihadın derlenmesi ve analizi sonucu hazırlanmıştır. Rehberin pratik amacı da hem üyelerimize, raportörlerimize ve raportör yardımcılarımıza, hem de başvuruculara, avukatlara, hukuk uygulamacılarına ve akademisyenlere konuya ilişkin içtihadı ve bilgiyi bir arada bulabilecekleri bir kaynak sağlamaktır.
Kabul edilebilirlik kriterlerinin özellikle başvurucular ve avukatlar tarafından iyi bilinmesi, bir yandan yaptıkları başvurunun başarısı, diğer yandan da bireysel başvurunun geleceği açısından çok önemlidir.
Kabul edilemez olduğu açık olan başvuruların sayılarının azalması, Anayasa Mahkemesinin Anayasanın temel haklara ilişkin hükümlerinin yorumlanması ve uygulanması bakımından önem taşıyan ihlal iddialarına daha fazla odaklanmasına imkan verecektir.
Rehberi hazırlayan Anayasa Mahkemesi Araştırma ve İçtihat Birimine (Ar-İç), emeği geçen başta raportörlerimiz olmak üzere herkese teşekkür eder, çalışmanın ilgililere faydalı olmasını dilerim.
Haziran 2017
Zühtü ARSLAN Anayasa Mahkemesi Başkanı